Şekil 1: Astronom ve astrofizikçilerin saha içi dizilimleri
Resim 1: Astronom ve astrofizikçilerin saha içi dizilimleri

Belki 30 yıldır futbol izliyor, en az 20 yıldır okuyor ve 10 yıldır da astronomi ve astrofizikle ilgileniyorum. Bu iki ilgi alanım zaman içinde ilginin de ötesine geçip tutkularım oldu. Artık bir profesyonel olarak da içerisinde yer aldığım astronomi ve astrofizik alanına bir de diğer tutkum futbolun gözüyle bakayım dedim. Astronom ve astrofizikçilerden bir futbol takımı oluşturmak fikri uzun zamandır aklımda var. Ancak orjinal bir fikir olduğunu da söyleyemem. İlk olarak Radikal gazetesinin salı günleri verdiği Futbol ekinde yazar ve düşünürlerden oluşan bir benzerini okuduğum bu kurgunun Batı’da uzun zamandır başka alanlar için de yapıldığını daha sonra okudum. Doğrudan astronom ve astrofizikçilerden oluşan bir kadro var mı bilemiyorum. Bir ilki gerçekleştirdiğm iddiasında olmadığım gibi kurduğum kadronun en ideal kadro olduğunu da söylemiyorum. Son derece kişisel olan bu kadroyu söz konusu bilim adamlarının çalışma alanları ve kişiliklerine uygun saha içi pozisyonlarını belirlemeye çalışarak oluşturdum. Umarım özellikle astronomi öğrencileri, astronom ve astrofizikçiler için eğlenceli, astronomi ve astrofizikle daha önceden ilgilenmemişler için de anlaşılır olmuştur.

 

#1 – Nicolaus Copernicus (Kaleci, Polonya)

Şekil 2: Nicolaus Copernicus
Resim 2: Nicolaus Copernicus (Polonya)

Astrofiziğin kalesi Güneş desek yanılmış olmayız. Tüm yıldızlar arasında Güneş’in yeri, bize (belki kale arkası seyircisine) en yakın yıldız olması sebebiyle diskini gözleyebildiğimiz tek yıldız olduğu için farklıdır. Güneş’i ve Güneş Sistemi’ni çalışan

astrofizikçilerin avantajları tıpkı bir kalecinin diğer tüm oyunculardan farklı olarak belli sınırlar içinde dahi olsa ellerini kullanma avantajına benzer.  Ayrıca Güneş’imizin, büyük çoğunluğu çift olan yıldızlardan farklı tek, yalnız başına, çevresinde bir gezegenler takımının dolandığı bir yıldız olması da onu ancak yalnız bir adamın, bir kalecinin, temsil edebileceğini düşündürür. Güneş merkezli evren modelinin kurucusu değil belki ama kuramsal temelini ortaya koyan adamın takımımızn kalesini koruması bu anlamda doğal sayılmalı. Copernicus’un dindarlığı da bir kilise takımında futbola başlayan Claudio Taffarel’i, kalecinin dar ağacı üç direğin arasına geçerken haç çıkaran Faryd Mondragon’u, hatta ibadet etmek için Pazar günleri oynanan maçlara çıkmadığı için Avrupa futbolunda barınamayan bir dönemin Arjantin ulusal takımının kalecisi Carlos Roa’yı hatırlatır biraz. Roa gibi bağnaz olmayan bizim kalecimiz, getirdiği

kuramla dönemin Katolik anlayışını derinden sarsarak, gerektiğinde ceza sahası dışına çıkıp, bir libero gibi top karşılayabilecek modern bir futbol file bekçisi olduğunu da göstermiştir.

#2 – Sir William Herschel (Sağ bek, İngiltere)

Şekil 3: Sir William Herschel
Resim 3: Sir William Herschel (İngiltere)

Futbolun emekçileri bekler ise, gökbilimin emekçileri de gözlemcilerdir. Satürn’ün iki uydusunun ve iki uydusuyla birlikte Uranüs’ün kaşifi, yaptığı söylenen dört yüzü aşkın teleskopla sağladığı gözlemsel veriyle kuramcılara hizmet etmiştir yıllarca.. Emek emek topu santraforlara taşıyan bir beke benzetilebilecek bu gözlemci, gökbilimin gözlemsel temelini ağır bir işçi edasıyla da savunmuştur yıllarca. Herschel’in az bilinen bir yönü 24 senfoni bestelemiş bir besteci olmasıdır. Bu anlamda vatandaşı olduğu ülkenin milli takımının sağ beklerinden (Gary Neville ilk aklıma geleni) çok Cafu gibi, ya da doğduğu ülkenin enerjik ve yaratıcı sağ beki Phillip Lahm gibi sanatçı sağ beklere benzer.

#3 – Galileo Galilei (Sol bek, İtalya)

Şekil 4: Galileo Galilei
Resim 4: Galileo Galilei (İtalya)

Modern astronominin kurucusu sayılan bu “fırlama” İtalyan aslında kanadın neresinde olsa oynayabileceklerden. Katolik Klisesi’ne diklenebilecek kadar hücumcuyken, Copernicus modelini cesaretle müdafa edebilecek kadar da savunmacı. Uzaktan şutlarına da dikkat edilmesi gereken sert sol ayaklılardan; Sinisa Mihajlovic gibi, Roberto Carlos gibi. “İki Kainat Sistemi Üzerine Konuşmalar” adlı eserini bir diyalog formatında yazma kıvraklığını göstererek, kiliseye sağlam bir çalım atan Galilei, İtalyan futbolunun gerektirdiği sertliğe de sahip olmanın avantajıyla gökbilim dünyasının sol beki olmak için en ideal isim olsa gerek.

#4 – Meghnad Saha (Stoper, Hindistan)

Şekil 4: Meghnad Saha
Resim 5: Meghnad Saha (Hindistan)

Gökbilim dünyasının tandemi için iki önemli ikili ön plana çıkıyor: Saha-Boltzmann ve Hertzsprung-Russell. Ancak yıldızların sıcaklıklarıyla parlaklıkları arasındaki ilişkiyi birbirinden bağımsız olarak şimdi adlarıyla anılan grafiğe aktaran Hertzsprung-Russell’dansa birbirini çok iyi tamamlayan Saha ve Boltzmann’ın tercih edilmesi defansın uyumu açısından gerekli. Savunmanın bel kemiği oyunu da dikte eden yerdir. Bu nedenle sert, cesaretli ama bir o kadar da akıllı ve oyun bilgileri yüksek adamlara ihtiyaç duyar. Pratik becerileri kadar teorileri de kuvvetli olmalı modern futbolun temel direklerinin. Bugün yıldızların tayflarını bu ikilinin uyumu sayesinde anlayabiliyorsak ve oyunumuzu onların ortaya koyduğu ifadelerin üzerine kuruyorsak, bu ikiliye güvenmenin takımımız için de ne kadar doğru bir seçim olduğunu anlamış oluruz.

#5 – Ludwig Boltzmann (Stoper, Avusturya)

Şekil 5: Ludwig Boltzmann
Resim 6: Ludwig Boltzmann (Avusturya)

Rapid Wien’de (University of Vienna da desek olur), Bülent Korkmaz’a oyunun tüm inceliklerini öğreten Popescu gibi ona yardımcı olan, hocası ve yoldaşı Joseph Stephan’la gösterdiği uyumla gökbilime bir yıldızın yaydığı toplam enerjinin sıcaklığın bir fonksiyonu olarak ifade edildiği ve şimdi kendi adlarıyla anılan denklemi kazandıran bu sağlam Avusturyalı, takım oyununa olan sadakatiyle gökbilimin uluslararası takımına kadar yükselmeyi başardı. Saha’nın gençliği ve cesareti, Boltzmann’ın tecrübesi ve takım oyunu anlayışıyla birleşince arkada takıma güven veren, sağlam, oyunu bilen ve kurallarını koyan, ama öne çıkmaya fazla da hevesli olmayan bir ikili oluştu. Bu ikili gökbilimin şanlı tandemidir ve en az Costacurta-Baressi tandemi kadar da uzun ömürlüdür.

#6 – James Clerk Maxwell (Orta saha, İskoçya)

Şekil 7: James Clerk Maxwell (İskoçya)
Resim 7: James Clerk Maxwell (İskoçya)

Türkiye’de inatla ön libero diye dünya futbol literatüründe olmayan bir isimle adlandırılan “savaşçı” orta sahacıların yerini oyunun iki yönünü de çok iyi oynayan orta sahacılar alalı çok oldu. Orta saha elektrikli bir alandır. Top rakipteyken rakibi yıpratacaksınız, top size geçtiğinde hızla boş adam ve alanı bulup hücuma çıkacaksınız. Bazı oyuncular vardır, sahada izlemezsiniz dev bir mıknatıs olduklarından şüphelenirsiniz Takipçilikleriyle, top nereye gitse adeta orada biterler (bkz. bir dönem Beşiktaş orta sahasında oynamış olan Zlatko Yankov). Bunları yapabilmek için sağlam bir elektrik ve manyetizma bilgisine ve bu ikisini birleştirebilmeye ihtiyaç var. Bu da şüphesiz elektromanyetiğin kurucusu Maxwell’in alametifarikası. Futbolun beşiğinden geliyor olması da bir başka avantajı, öyle ya orta saha herşeyden önce bir bilgi ve gelenek işidir.

#7 – Edwin Hubble (Sağ açık, ABD)

Şekil 7: Edwin Hubble (ABD)
Şekil 9: Edwin Hubble (ABD)

Gözlemciler emekçi beklerle özdeşleştirilebileceklerse eğer, açıklar da gözlemci oldukları kadar evren algımızı da değiştiren, gözlemsel astronomlarla özdeşleştirilebilir. Açıklar, forvetlerin nereye hareket edeceklerini iyice ve dikkatlice gözlemeli, topu tam ve doğru anda doğru yere gönderebilmeli, gerektiğinde de kendi alanlarını yaratarak gollerini atabilmeliler. Arkalarındaki beklerle uyumları da çok önemli şüphesiz. Zamanın en büyük teleskoplarıyla yaptığı gözlemlerle evrenin genişlediğini keşfeden Hubble, arkasındaki Hershel’le  hem büyük teleskopların ne demek olduğu konusunda anlaşır, hem de aynı dili konuşur. Andromeda gökadasının uzaklığını hesaplayışı, evrenin büyüklüğü algısına yapılan bir muz ortadır adeta. Gökada tayflarındaki çizgilerin kırmızıya kayma hızlarının uzaklıklarıyla orantılı olduğunu ortaya koyuşu ise kıvrak bir sağ açıktan beklenen ve uğraştığımız alanı bir hayli genişleten fuleli bir depardır.

#8 – Sir Isaac Newton (Orta Saha, İngiltere)

Resim  9: Sir Isaac Newton (İngiltere)
Resim 9: Sir Isaac Newton (İngiltere)

Bazı oyuncular vardır, sahada ne olsa altından onlar çıkar. Tüm atakları onlar başlatır, top rakibe geçtiğinde ilk onlar basar. Uzaktan şut atar, iki ciğerli gibi koşar, çalışır, maç uzasa da yorulmazlar. Gerektiğinde faulden kaçmayacak kadar da gözleri karadır. Bu özelliklerin bugünkü en yetkin iki temsilcisi Frank Lampard’la Steven Gerard ise gökbilimde bütün bunları bu kadar etkin yapmış kişi de onlarla aynı topraklarda yetişmiş olan Isaac Newton’dur hiç şüphesiz. O, gök cisimlerini ve evreni anlamamızı sağlayacak en önemli fiziksel olguyu, ışığı çalışarak en seri ara pası yapmış, ama Lagrange gibi rakiplerine de en sert, belki de kart gerektiren müdahaleleri yapmaktan da geri durmamıştır. Buna kızıp kafasına elma falan atmayın, onu kafasındaki her şeyi sahaya koyacak kadar azdırmaktan başka bir işe yaramaz.  Bugün birer yasa olarak kabul ettiğimiz mekanik kuramıyla oyunun temposunu belirleyen de odur. Bir orta saha oyuncusundan daha fazla ne isteyebilirsiniz ki?

#9 – Albert Einstein (Santrafor, İsviçre)

Resim 10: Albert Einstein (İsviçre)
Resim 10: Albert Einstein (İsviçre)

Futbolun amacı gol ise gökbilimin amacı da evreni anlamaktır şüphesiz. Belki yedek açık Heisenberg’in ortaya çıkardığı topu kaçırdı ama Newton’un ara paslarının hiçbiri onun ofsayta düşmeyen takipçiliği ve bitirici dokunuşu olmasa takımımızın gol potansiyelini bu kadar yükseltemezdi. Büyük golcüler, büyük goller kaçırırlar ne de olsa. Kendisini “transfer” eden dönemin ABD başkanına atom bombası konusunda yazdığı mektupsa maç sonrası teri ve adrenalini üstündeyken saçmalayan futbolcuların sert açıklamaları gibi PFDK’da cezasız kalmaması gereken hareketler sınıfındandır. Büyük golcüler biraz arızalı adamlardır ama size “göre”, bize “göre” fark etmez, Einstein golcülerin en büyüğüdür. Ayrıca yaptığı çapraz koşularla arkasından gelenlere de boş koridorlar açmış, bir yıldızın olmazsa olmazı, manşetlere çıkan özel hayatıyla da akıllarımızda yer etmiştir.

#10 – Max Planck (Forvet arkası, Almanya, Kaptan)

Resim 11: Max Planck (Almanya)
Resim 11: Max Planck (Almanya)

Her takımın disipline ihtiyaç duyduğu şüphe götürmez bir gerçek. Alman demek, disiplin demek. Ama bazı Almanlar var ki disiplinli oldukları kadar yaratıcılar da (bkz. Günter Netzer, bkz. Lothar Matthaus, bkz. Andreas Möller). Bize de Newton’la Einstein’ın arasına aralarındaki gerginliği dizginleyecek, sakin, ne yaptığını bilen, disiplinli ama bir o kadar da pasör, yaratıcı, oyun sıkıştığında kendi kuralını koyacak bir forvet arkası lazım. Max Planck’tan daha iyisi düşünülemez herhalde. Kara cismin nasıl ışıdığını koyduğu yasayla bize anlatan büyük kaptan, bazen kararan oyunda, duran toplardan attığı şık gollerle içimizi rahatlatan bir maestrodur. Bize de modern futbol oynayabilmemiz için pırpır tabir edilen tarzıyla bir Güney Amerikalıdansa, güvenilir, oyunu bilen, çalışkanlığı ve disipliniyle herkese örnek bir forvet arkasının lazım olduğuna sanırım herkes hak verecektir.

#11 – Hipparchus (Sol açık, Yunanistan)

Resim 12: Hipparchus (Yunanistan)
Resim 12: Hipparchus (Yunanistan)

Sağ açığa bir gözlemsel astronom koyduktan sonra sol açığıa da oyun karakteri benzer bir oyuncu almazsak takımın oyunu asimetrik olur. Bu anlamda öne çıkan iki isim Karl Werner Heisenberg ve Hipparchus. Ancak bir karmada iki Alman, karmaların gerektirdiği görsel şöleni eksik bırakıp, bizim sadece maç kazanmaya oynayan bir takım olduğumuzu düşündürür ki yaptıkları iş dünyanın en keyifli işlerinden biri olduğundan mütevellit biraz da keyif adamları olan gökbilimcilere bu düşünceyi yakıştırmak en hafifinden haksızlık olur. Keyif deyince de aklımıza Akdeniz’den başkası gelmez hiç şüphesiz. Bu toprakların gördüğü en atılgan ve cesur gözlemsel astronomlardan Hipparchus, hem bir açığın kanatta kuracağı sağ bek-orta saha oyuncusu köşeli her bir üçgenin tüm açı ve kenar uzunluğu kombinasyonlarını ortaya koyabilecek kusursuz trigonometri bilgisi (ki kendisi trigonometrinin kurucusu ve ilk trigonometri tablolarının yaratıcısı sayılır), hem de tutulma zamanlarını belirlemekteki becerisinden de anlayabileceğimiz tahmin gücü ve gol sezgisiyle, dikine ve hızlı oynamakta kararlı takımızın 11 numarası için mükemmel adaydır. Ayrıca arkasındaki Akdenizli sol bekle daha iyi iletişim kurabilecek bir başka Akdenizli, takımın sol taraftan geliştireceği akınları sıfıra kadar indirebilecek  uyumu da sağlamış olur.

Gelecek ay: “ASTRONOM VE ASTROFİZİKÇİLERİN RÜYA TAKIMI “TEKNİK KADRO” – Bölüm II”

[box type=”shadow”] Konuk Yazar Hakkında:

Özgür Baştürk / Ankara Üniversitesi

Doktorasını astrofizik alanında tamamlayan Özgür Baştürk, Ankara Üniversitesi Kreiken Rasathanesi’nde uzman olarak görev yapıyor.

[/box]

Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Konuk Yazarlar

Açık Bilim Çevrimiçi Dergisi'ne konuk yazar olarak katkıda bulunmak ve destek vermek isteyebilirsiniz.