Albert Einstein ismini duymayanımız var mı? Bilimle ilgilensin veya ilgilenmesin, büyükten küçüğe hemen herkesin ismini bildiği, az çok hayatı hakkında bir şeyler duyduğu büyük bir dahi Einstein.
Podcast: Play in new window | Download
Subscribe: RSS
Bu yazının konusu, ne Einstein’ın fizik alanında bir devrim yaratmış olan görelilik (relativite) kavramı, ne dünyanın en meşhur denklemi olan E = mc2 ‘nin bulunuş öyküsü. Aldığı Nobel ödülünden de bahsetmeyeceğiz, zira bütün bunları zaten daha önce, Einstein’in İdrakı, Nazım’ın Hikmeti isimli bir başka Açık Bilim yazısında anlatmıştık. Bugünkü konumuz, hikayesi sahibinin ölümü ile başlayan, Einstein’in beyninin tuhaf hikayesi.
Albert Einstein, 17 Nisan 1955 tarihinde, 76 yaşındayken, göğüs ağrısı şikayeti ile Amerika’nın New Jersey eyaletindeki Princeton Hastanesi‘ne başvurur. Ünlü fizikçi kurtarılamaz ve ertesi sabah, patlamış aort anevrizması nedeniyle vefat eder. Vefatın hemen ardından, Einstein’in cenazesine otopsi yapılmaya koyulur ki, bu genelde bu tip ani ölümlerde, ölüm nedenini anlamak için yapılan rutin bir uygulamadır.
Hastane patoloji uzmanı Dr. Thomas Harvey, tüm dünyanın saygısını kazanmış bu dahiye otopsi yapma fırsatı bulduğu için çok heyecanlanır, hattta bu heyecanına yenilerek rutin otopsi sınırılarının oldukça dışına çıkar. 18 Nisan 1955 yılında yapılan otopsi kayıtlarına göre Einstein’in beyni erişkin bir erkek beyni için normal sınırlarda, 1230 gram ağırlığındadır. Dr. Harvey, beynin bol bol fotoğrafını çeker, ardından beyni 170 parçaya böler. Beyin parçalarını, fotoğraflarını çektikten sonra kafatasına geri koymak yerine, gizlice formaldehit dolu bir kavanoza koyar, kavanozu evine götürür ve masasının altına gizler. Ayrıca Einstein’in gözlerini de çıkararak, gene kimsenin haberi olmadan Einstein’in göz doktoru olan Henry Abrams’a verir. Einstein’ın beyin ve gözleri eksik olan cesedi, krematoryumda yakılmak üzere ailesine teslim edilir.
Thomas Harvey, her ne kadar bazı röportajlarında otopsi için hastanenin aileden izin aldığını iddia etmiş olsa da işin aslı başkadır. Harvey, tıp fakültesinden eski bir öğretmeni olan ve aynı zamanda Einstein’ın özel doktorluğunu yapan Dr. Harry Zimmerman‘a Einstein’ın beynini otopsi sırasında çıkardığını ve bazı kesitleri kendisine vermeyi planladığını söyler. Bu tarihi fırsatın heyecanına yenilen Dr. Zimmerman, New York Times gazetesine, yakında Einstein’in beynini incelemeye başlayacakları ve bunun nöroloji alanında bir çığır açacağını söyleyen bir demeç verir. Einstein’ın ailesi, bu gazete haberi sayesinde beynin olması gereken yerde, cesedin içinde olmadığını oldukça nahoş bir biçimde öğrenir. Ama artık cenaze töreni yapılmış, Einstein’dan geriye kalanlar vasiyeti gereği krematoryumda çoktan yakılmıştır. Einstein’ın oğlu, Hans Albert, oldukça sinirli bir şekilde hastaneye gelir, ancak hastane yönetiminin skandalı önleme çabaları sayesinde uzun tartışmalardan sonra, beyninin bilim için kullanılması ve bulunanların güvenilir bilim dergilerinde yayınlanması kaydıyla, babasının beyninin incelenmesine biraz da mecburen izin verir.
Princeton Hastanesi, Dr. Harvey’in bu izinsiz girişimi ve neden olduğu skandaldan çok rahatsız olmuştur. Hastane yönetimi, Dr. Harvey’den beyni Einstein’in ailesine iade etmesini ister, ancak Harvey, aileden emrivaki ile de olsa geriye dönük alınan izni bahane ederek bu isteğe karşı çıkar. Kısa bir zaman sonra Dr. Thomas Harvey’in işine son verilir.
İşten kovulan Dr. Harvey, elindeki beyin dolu kavanozla bu defa Philedelphia Hastanesi’nin yolunu tutar. Burada, bir teknisyenin yardımı ile beyni 200 tanesi mikroskopla incelemeye uygun ince kesitler olmak üzere toplam 240 parçaya böler. Thomas Harvey, bir sinirbilimci değildir. Patoloji konusundaki uzmanlığının Einstein’in beynini ailenin istediği şekilde bilimsel ve detaylı bir şekilde incelemeye yetmeyeceğinin farkındadır. İzleyen yıllarda, gerek beyni çalarken hayalini kurduğu büyük buluşa imza atmak, gerek Einstein’in ailesinin öne sürdüğü ciddi bilimsel araştırma ve yayın şartını yerine getirmek için kavanozdaki beyni parçalar halinde dünyanın çeşitli yerlerindeki bilim adamlarına gönderecek, onların Einstein’in dehasını anlamak için gönderdiği örnekleri inceleyeceklerini ve çalışmalarını yayınlayacaklarını umacaktır.
Kısa bir zaman sonra, Harvey’in evliğinde de sorunlar baş göstermeye başlar. Karısının, masa altında evin demirbaşı haline gelmiş kavanozdaki beyin parçalarını atacağını söylemesi üzerine, yanına Einstein’ın beynini de alan Harvey evi terk eder ve Kansas eyaletine yerleşir.
Harvey, 1988 yılında girdiği tıbbi lisans yenileme sınavından kalınca patolog lisansını kaybeder ve bir plastik fabrikasında işçi olarak çalışmaya başlar. Bu arada, epey renkli bir de komşu edinir: Beat kuşağının öncülerinden meşhur yazar Willian S. Burroughs. İş dönüşü, iki komşu verandada oturup bira içer ve şakalaşırlar. Harvey, William Burroughs ile ahbaplık ettiğiyle övünürken, Burroughs Einstein’in beynine istediği anda dokunabildiğini anlatmaktadır eşe dosta. Bu bira sohbetleri sırasında beyin, masanın altındaki bir kavanozda beklemektedir.
Kırk yıldan uzun bir süre, beyne ne olduğunu soranlara, onu incelemeyi sürdürdüğünü, yakında kapsamlı bir rapor yazacağını söyler bıkıp usanmadan Thomas Harvey. Ancak bu arada, beyinden kestiği parçaları Amerika’nın dört bir yanındaki sinirbilimcilere göndermeyi teklif etmekten de geri durmaz.
1985 yılında, California Berkeley Üniversitesi’nden, Marian C. Diamond, Harvey ile iletişime geçer. Beyin plastisitesini inceleyen Diamond, Einstein’ın beyin dokusunu benzer yaş grubundaki 11 kişiyle karşılaştırarak, bulgularını 1985 yılında Experiemental Neurology dergisinde “Bir Dahinin Beyni: Albert Einstein” başlığıyla yayınlar. Diamond, Einstein’ın beyninin kimi bölümlerinde glia hücrelerinin sinir hücrelerine oranının diğer deneklerinkinden daha yüksek olduğunu, bu durumun glia hücrelerienin bazı fonksiyonlar üstlenmesi ile açıklanabileceğini iddia eder. Ancak çalışma başta çok ses getirse de, kısa bir zaman sonra metodolojisindeki ciddi hatalar nedeniyle dikkate alınmaz.
Thomas Harvey, 1990 yılında, ani bir kararla 40 yıldan uzun bir süredir kavanozda muhafaza ettiği beyni Einstein’ın torununa teslim etmeye karar verir. 78 yaşında gelmiş bu acayip adam, beynin hikayesini yazmak isteyen Michael Paterniti isimli bir yazarla, kıtayı bir uçtan diğerine kat edecek bir araba seyahatine çıkar. Bir Buick arabayla, New Jersey’dan yola çıkan Harvey – Paterniti ikilisinin hedefi Einstein’in torununun yaşadığı California eyaletidir. Bagajda Einstein’ın beyni bulunan bir Tupperware saklama kabıyla kıtayı kat eden ikili, sonunda Enstein’ın torunu olan Evelyn’e ulaşır. Evelyn, dedesinin beynini aradan geçen yarım yüzyıldan sonra teslim almaya pek hevesli olmaz, Harvey elinde beyin kavanozu ile evine geri döner.
Harvey, rastgele bir şekilde beyin parçalarını farklı biliminsanlarına göndermeyi yıllar boyu sürdürür. Kimi zaman kendisi, adı duyulmaya başlamış bir sinirbilimciye Einstein’ın bir parçasını teklif eder, kimi zaman da beynin onda olduğunu duyan biliminsanları kendisinden beyin parçaları ister. Bunlardan en tuhaf olanı, 1994 yılında, Japonya’daki Kinki Üniversitesi’nde profesör olan Sugimoto Kenji‘nin talebidir.
Profesör Kenji, Einstein’a hayrandır ve Einstein’ın beyninden bir parça edinebilmek en büyük hayalidir. Bu hayalini gerçekleştirmek için yollara düşer ve beraberinde bir belgesel film ekibiyle Amerika’ya gelir. Beynin izini süre süre, sonunda Thomas Harvey ile buluşur. Artık yaşlı bir adam olan Harvey’in evine gelir ve ondan ünlü fizikçinin beyninden bir parça ister. Harvey kıa bir tereddüt geçirdikten sonra bu talebi kabul eder, mutfağa giderek buradan ekmek tahtası ve bir adet bıçak getirir. Kenji ve kameramanın önünde seki ve kapağı zor açılan bir kavanozdan, meşhur beyni çıkarır, ekmek tahtasının üzerinde beyni dilimler ve ayırdığı parçayı eski bir ilaç kavanozuna koyar. Kavanozun üzerine formaldehit ilave eder ve kendisini biraz şaşkınlık biraz da heyecanla izleyen Prof. Sanji’nin eline ilaç kutusunu tutuşturur.
Thomas Harvey, 2007 yılında ölmeden önce beynin elinde kalan parçalarının büyük bir kısmını Princeton Üniversitesi’ndeki Patoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Elliot Krauss‘a teslim eder. Böylece, Einstein’ın beyninin tuhaf yolculuğu ailesinin Harvey’de kalan son parçaları da 2010 yılında, Maryland eyaletindeki Ulusal Sağlık ve Tıp Müzesi‘ne bağışlamasıyla son bulur.
Meraklısına notlar
- Einstein’ın beyni, farklı zamanlarda pekçok biliminsanı tarafından incelenmiş. Genel olarak varılan kanı, beynin büyüklük olarak normal insanların beynine göre bir farkı olmamasına rağmen yapısal olarak bazı küçük yapısal farklarının olduğu yönünde. Bilim insanları, beynin kimi bölgelerindeki girintilerin daha derin olduğunu, sağ beyin yarımküresindeki pre-frontal korteks bölgesinin göreceli olarak geniş olduğunu saptamış durumdalar. Bu bulguların, Einstein’in ileri bilişssel yetenekleri ve matematiksel dehası ile uyumlu olduğunu düşünüyorlar. Beyne ait detaylı bulguları özetleyen güncel bir makaleye Brain isimli bir nöroloji dergisinden ulaşmak mümkün.
- Ulusal Sağlık ve Tıp Müzesi, Einstein’ın beyninden alınan kesitlerin mikroskopik görüntüleri ve yapılan incelemelerde saptanan bulguları içeren bir iPad uygulaması yayınlamış durumda. Einstein Brain Atlas isimli uygulamayı iTunes’dan indirebilirsiniz.
- Aşağıdaki klip, Prof. Kenji’nin başrolü oynadığı, Einstein’in Beyni isimli belgeselin en çarpıcı sahnesini içeriyor.
- Michael Paterniti, Thomas Harvey ile Amerika kıtası boyunca bagajında Einstein’ın beyni ile yapmış oldukları yolculuğu Driving Mr. Albert isimli kitapta anlatıyor.
Kaynaklar
- Uncommon Features of Einstein’s Brain Might Explain His Remarkable Cognitive Abilities. Science News.
- Peer into Einstein’s Brain. The History Blog.
- Scientists Get a New look at Einstein’s Brain. NPR.
- Einstein’s Brain Unlocks Some Mysteries Of The Mind. NPR.
- The cerebral cortex of Albert Einstein: a description and preliminary analysis of unpublished photographs. D. Falk, F.E. Lepore and A. Noe. Brain, A Journal of Neurology. 2012. 1-24.
- Relics: Einstein’s Brain. IMDB.
- Driving Mr. Albert: A Trip Across America. Michael Paterniti, 2001.
ne kadar kivrim o kadar iq
inanılmaz…tşk….