Nüfuslarının giderek yaşlanması ve bu nüfusa kimin bakacağı konusu gelişmiş ülkelerde kaygı yaratıyor. Sağlık ve sosyal yardım paketlerini her geçen gün kısmak zorunda kalan hükümetler, bakım hizmetleri için daha ucuz yollar ararken, bir yandan da robot bakıcı araştırmalarına her geçen gün daha fazla yatırım yapıyorlar. Hasta bakımında insanlara yardımcı olan robotlara göz atacağız.

Genel olarak sıhhati bozulmuş olan, ızdırap çeken ve hatta hayatından endişe eden bir hasta ister hastanede, ister evinde olsun etra­fından daima yakın alaka, yardım ve ihtimam bek­ler. Bu ihtiyaca karşılık vermekle yükümlü hastabakıcıların temel görevi hastaya bakmak ve onu rahat ettirmektir. İşte tam da bu noktada robot hastabakıcı paradoksu ortaya çıkıyor. Nasıl olur da empatik dokunmadan, ruhsal durum analizinden veya tıbbi içgüdülerden yoksun olan metalik, mikroçipli ve ikili sayı sistemi üzerinden düşünen bir robot, insan hastabakıcının yerini alabilir?

Ancak robotik araştırmacıların amacı da kısa vadede bu değil zaten, yani kesinlikle “yerlerini almak” gibi bir durum sözkonusu değil. Sadece hastabakıcılara, doktorlara veya hemşirelere yardımcı olan ve onların yüklerini azaltan robotlar kullanıma girebilir. Hastaların beslenmesi, taşınması, sağlık çizelgelerinin toplanması, laboratuvar sonuçlarının bir noktadan başka noktaya taşınması gibi rutin veya zaman kaybına sebebiyet veren işler tam da robotların uzmanlık alanına giriyor. Ancak robotik araştırmalar sadece bunlarla sınırlı kalmıyor. Otizm veya Alzheimer gibi bazı hastalıklara karşı geliştirilmiş terapi yöntemlerinde, robotların da fayda sağlamış olması, bilim insanlarını daha derin hasta-robot ilişkileri incelemeye itiyor. Aşağıda sırasıyla robotların hastalara doğrudan veya dolaylı olarak hangi alanlarda faydalar sağlayabileceklerini inceleyeceğiz.

RoboCart

Hastanelerde kullanılmaya başlayan ilk robotlardan olan RoboCart, 2004 yılında hizmete başladı. Çarşaf, tıbbi malzeme, röntgen görüntüleri, yiyecek ve diğer hastane malzemelerini hastane içerisinde oradan oraya taşıyan motorlu basit bir masa olarak düşünebilirsiniz. Bu robot kablosuz bağlantı ile asansörlerle haberleşirken, etkileşime geçtiği kişiye sözlü olarak mesajını iletme becerisine de sahip. Oldukça sıradan bir getir-götür robotu olduğu için sadece videosunu paylaşmakla yetiniyorum:

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=gaZIq_M-PBs&w=360&h=270]

Riba

Şekil 1: RIBA-II şirin bir robot olarak lanse ediliyor. (Benim kanım ısınmadı pek!)

Japonya’daki RIKEN ve Tokai Kauçuk Endüstrileri’nin beraber geliştirdikleri robot olan, RIBA’nın (Robot for Interactive Body Assistance) asli görevi istendiğinde bir hastayı kaldırmak [1]. İlk bakışta bu iş için robot kullanmak belki çok da mantıklı gelmeyebilir. Sonuçta soğuk ve metalden yapılmış çatallı kaldırıcı (forklift) benzeri bir makine kullanılabilir. O da olmazsa iri kıyım, güçlü kuvvetli bir insan hastabakıcı da aynı işi görecektir. Ancak ikisi de uygun çözümler değil. Öncelikle hastane ortamında en önemli şey moral ve ruh sağlığıdır. Fiziksel bir hastalıkla boğuşan bir insana destek olabilmek için daha şirin ve yumuşak hatlı bir robot kullanımı, hastaların morallerini de yükseltecektir. Tatlı bir robotla iletişime geçen hasta, kendini daha mutlu veya az acılı hissedecektir (Şekil 1). İkincisi ise, ağır hastaları kaldıran insan hastabakıcıların da sakatlanma ve uzun vadede kalıcı hasar görme ihtimali.

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=urbASu_nLwQ&w=360&h=270]

RIBA insanı sarılmak istetecek kadar yumuşak. Kaldırma süreci ise hem konforlu, hem de eğlenceli. Ayıya benzer görünümü ise hastaların rahatlamasını sağlıyor. RIBA-II hem dokunma hem de sesli komutlarınıza karşılık veriyor ve yaklaşık 80 kilogram kaldırabiliyor. Japon hastalar için bu kaldırma gücü yeterli olabilir, ama Amerika’daki hastalar için kesinlikle biraz daha güçlenmesi gerekecek.

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=RcEmUoUPYpc&w=360&h=270]

Toyota Hastabakıcı Robotu

Şekil 2: Hastalara tuvalet konusunda yardımcı olan ilk robotu Toyota geliştirdi.

Japonya’da özellikle sağlık ve yaşlı bakımı, üzerinde çok durulan konulardandır, çünkü Japon kültürü gereği yaşlıya hürmet esastır. Japon’ların hızla yaşlanan nüfusu ve nüfusun az doğum/uzun yaşam özellikleri de Japonya’da robotlara bu kadar yatırım yapılmasının sebepleri arasında. Toyota da Honda’nın yürüme yardımcısı sistemlerinden esinlenerek benzer sistemler üretti ancak burada çok daha farklı bir robot çözümünden bahsetmek istiyorum. Hastalardan ziyade hastabakıcıları hedef alan bu sistemin görevi RIBA II gibi, hastayı bir konumdan başka bir konuma taşımak. Örneğin yatağından tuvaletine (Şekil 2). Toyota 2013 yılında bu sistemleri ticarileştirebileceğini belirtti [2]:

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=IxV-GderyH0&w=360&h=270]

AVA

Şekil 3: Hemşire Ava

Tam olarak detayları açıklanmamış bir proje olsa da, iRobot firmasının uzaktan erişim tıp hizmetleri sunan InTouchHealth adlı şirket ile ortaklaşa başladıkları projenin televarlık (telepresence) robotu Ava’yı kullanacağını biliyoruz (Şekil 3). Ava hastane içerisinde, ortalarda dolanarak hastaların doktorlarla etkileşime geçmesini sağlayacak [3]. Örneğin bulunduğu şehir dışında yaşayan ve alanında uzman olan bir doktorla iletişime geçmek isteyen bir hasta olarak, sadece telefonla görüşmekten çok daha fazla bilgi iletebileceksiniz. Muhtemelen insanların yerlerini belirleyebilecek, onları tanıyabilecek, hatırlatma yapabilecek, sorgulama yapmanıza izin verecek, acil bir durumda yardım çağırabilecek, ilaç saatlerinizi takip edebilecek ve sağlığınızla ilgili uyarılarda bulunabilecek bir yapay zekaya sahip olacak. Benzer bir uygulama ev robotu olarak çoktan faaliyette:

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=fZJw8OyZNIg&w=360&h=270]

PARO

Şekil : Paro yüz ifadesiyle de hastaya duygularını yansıtabiliyor.

Terapist Robotlar makalemizde daha önce kendisiyle tanıştığımız robot fok Paro sadece otistik çocuklara yardımcı olmuyor, aynı zamanda yaşlılığa bağlı unutkanlık ve bunama (dementia) tedavilerinde de kullanılıyor. Japonya’da Gelişmiş Endüstriyel Bilim ve Teknoloji Enstitüsü (National Institute of Advanced Industrial Science and Technology-AIST) tarafından tasarlanan Paro ile kısa-süreli deneyler yapan Amerikalı ve Japon rehabilitasyon araştırmacıları yaşlıların akıl sağlığı konusunda pozitif gelişmeler yaşandığını söylüyorlar [4]. Uzun vadeli araştırmalar ise Avrupa’da yapılıyor. Bu deneylerin sonuçlarına göre Paro’nun yaşlılara ve otistik çocuklara göre daha faydalı olacak farklı versiyonları tasarlanacak.

Haykıran, göz kırpan, kafasını ve kollarını oynatan Paro okşanmaktan ve şefkat gösterilmesinden hoşlanıyor (Şekil 4). Duyma, görme ve dokunma duyularına sahip olan bu robot yapay zekası sayesinde de sahibinin cümlelerine göre davranışlar sergilerken uzun süre ilgi görmezse ağlamaya başlıyor.

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=2ZUn9qtG8ow&w=360&h=270]

Şekil 5: Paro ve emziği

Danimarka Teknoloji Enstitüsü’nde 30 bunama hastası ile yürütülen araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlara göre hastalar kendilerini daha iyi hissederken, kendilerine bakan insanlar başta olmak üzere çevrelerindeki insanlarla daha iyi iletişim kurabildikleri ortaya çıkmış. Konuşma becerilerini unutmuş insanların Paro’yu geçmişte sahip oldukları bir hayvanmışcasına okşadıklarını gözlemleyen bilim adamları, aslında kendilerine bakmaktan aciz hastaların, Paro’ya bakmak istediklerini belirtiyorlar. Kanıtlanmış olan hayvan terapisinin yerini alacak bu terapi çeşidi, gerçek hayvan kullanılarak uygulanan terapiden daha az kirlilik yaratıyor ve daha ucuz. Ancak Paro’nun normal hayvanlara kıyasla en önemli avantajı canı sıkılınca çekip gitmek yerine, hastanın keyfi süresince onunla etkileşime girmesi. 2009 yılında Amerika’da tanesi 5000 dolardan satışına başlanan Paro şu anda birçok hastanede yerini almış durumda. Bu arada hoş bir detay: robotun ağzına takılan bir emzik (Şekil 5), robotun görünümünü bozmadan şarj olmasını sağlıyor:

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=gc4xfP9Dj5Q&w=360&h=270]

Tüm bu yapılan testlerin sonuçları robotla oynayan yaşlıların saatlerce çekilmiş video görüntülerinden, stresle ilgili hormon ölçümlerinden ve beyin aktivitelerinin analizinden yola çıkılarak elde ediliyor. Araştırmacıların de doktorların testlerden alacakları geribeslemelerle gelecekte Paro’ları sahiplerine göre ayarlayabilecekleri ve çok daha fazla davranışın ekleneceği söyleniyor. Örnek vermek gerekirse, dil ve konuşma yetilerini yitiren hastalara daha fazla ses ve sözlü tepkiler gösteren robotlar tasaralanacak.

NAO

Şekil 6: ALIZ-E projesi kapsamındaki NAO’lar

Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen ALIZ-E projesi hastanedeki hastalarla uzun süreli bağlar kurabilecek robotları üretmek için düğmeye bastı. 2010 yılında başlayan ve 5 yıl sürecek olan bu proje kapsamında, Aldebaran Robotik firmasının Nao insansı robotu kullanılarak (Şekil 6), Milan’daki San Raffaele Hastanesindeki çocuklarla iletişim kurabilecek bir yapay zeka oluşturulmaya çalışılıyor [5]. Diyabet hastası olan hedef kitlesindeki çocuklar sadece 8 yaşındalar (Şekil 7).

Şekil 7: Nao şirin fiziğiyle çocukların da ilgisini çekiyor

Kendi hastalıkları hakkındaki detayları eğlenceli bir şekilde öğrenebilmek ve hastanede kaldıkları süreyi katlanılabilir kılmak için göreve gelen bu robotların hayvan terapisi kadar başarılı olup olamayacağını araştıran bilim insanları, Paro ile benzer bir rota çiziyorlar. 20 adet robotu, doğal dil işleme, ses tanıma, konuşma tanıma, yüz ifadesi tanıma ve anlamsal hafıza gibi zihinsel yetenekler vererek programlayan araştırmacılar hasta çocukların refakatçileriyle etkileşimlerini takip ediyorlar. Bu sayede bir hemşirenin mi yoksa bir robotun mu hasta üzerinde daha pozitif etki bıraktığını araştırıyorlar. Gelecek 3 yıl içerisinde sonuçları açıklanacak olan bu araştırma sonrasında teşhis koyan ve ameliyat yapan doktor robotlardan sonra hasta bakıcı robotların da hayatımızı nasıl şekillendireceklerine dair bir çok ipucu elde etmiş olacağız.

Kaynaklar:

[1] http://www.riken.go.jp/engn/r-world/info/release/press/2011/110802_2/index.html

[2] http://mashable.com/2011/11/01/toyota-healthcare-robots/

[3] http://spectrum.ieee.org/automaton/robotics/medical-robots/irobot-partners-with-intouch-ava-to-start-caring-about-your-health

[4] http://spectrum.ieee.org/robotics/home-robots/paro-the-robotic-seal-could-diminish-dementia

[5] http://spectrum.ieee.org/automaton/robotics/artificial-intelligence/robot-companions-to-befriend-sick-kids-at-european-hospital

Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gökhan İnce

Lisansını İstanbul Teknik Üniversitesi, yüksek lisansını Darmstadt Teknik Üniversitesi ve doktorasını Tokyo Teknoloji Enstitüsü'nden elektronik, haberleşme ve bilişim teknolojileri üzerine aldı. Sırasıyla Almanya ve Japonya'daki Honda Araştırma Enstitüsü'nde robotik, yapay zeka ve işaret işleme alanlarında çalışmalar yaptıktan sonra, İTÜ Bilgisayar Mühendisliği'nde araştırmalarına devam ediyor.