Uzun mesafe uçak yolcuları arasında, uçakta verilen yemeklerin lezzetsiz olması, sıkça konuşulan bir konu. İlk başta, havayolu firmalarının mâliyeti düşürmek için ucuz malzeme kullandığı düşünülse de bu durumun ardında bir bilim yatıyor.

Kokusuz Bir Yemek, Kanatsız Bir Uçağa Benzer!

Genel kanı olarak, tat alma yeteneğimizin dilimizdeki tat tomurcuklarına bağlı olduğunu zannetsek dahi bu durum büyük ölçüde koku alma özelliğinize bağlıdır.

Diliniz acı, tatlı, ekşi gibi sadece temel tatları ve bunların farklı kombinasyonlarını algılayabilir. Ancak, tüm yemekleri sadece bu temel tatlar ile nitelendirmemiz mümkün değildir. Kereviz gibi bir sebzenin (olmaz olsun böyle sebze) tadı ekşi, tatlı, acı gibi temel özelliklerle nitelendirilemeyecek kadar karmaşıktır. Bu karmaşık tat vücudunuzun işin içine “burnunu sokması” ile mümkün olur.  Burnunuz olmaksızın, karmaşık tatları olan gıdaları tadamazsınız.

Bunu çok zevkli bir deneyle de test edebilirsiniz. Burnunuz ve gözünüz kapalı iken arkadaşınızdan, sizin diliniz üzerine herhangi bir baharat koymasını isteyin. Burnunuz kapalı olduğu sürece, o baharatı tanıyabilmeniz mümkün olmayacaktır. Ancak, burnunuzu açtığınız “anda” dilinizdeki baharatı tanıyacaksınız. Özellikle tarçınla çok ilginç deneyimler yaşayabilirsiniz.

Koku alma özelliğinizin çalışması için, kokunun kaynağı olan objeden (örn. yemekten), koku moleküllerinin hava yolu ile burnunuza gelmesi, burnunuzun iç yüzeyindeki nemli yüzeye (mukus‘a) tutunması ve bu sıvıda çözünmesi gerekir. Bu nemli yüzeyde çözündükten sonra, burun almaçlarınız bu farklı molekülleri tespit eder ve beyninize ulaştırır.

1- Burun soğanı 2- Mitral hücreler 3- Kemik 4- Burun Epiteli 5- Glomerulus 6- Koku-almaçları

Burun almaçları, burnun iç kısmını kaplayan burun epiteli (olfactory epithelium) üzerinde kısıtlı bir alanda toplanmıştır. Bu bölgede kokunun tespitini sağlayan almaçlar, vücudunuzun diğer bölgelerindeki almaçlardan farklı özellikler gösterir. Vücudun diğer bölgelerindeki sadece bir molekülü tanıyabilen almaçların aksine, koku-almaçlarının her biri, birçok molekülü aynı anda tanıyabilir. Her almaç, belirli bir set kokuyu ayırt edecek şekilde programlıdır.

Örneğin, bir et sote yemeği önünüze geldiğinde, içerisindeki pişmiş etten, eklenilen sostan, yanında getirilen garnitürden, yüzlerce farklı koku molekülü burnunuzdaki almaçlara gelir ve buradaki farklı tipteki almaçları uyarır.

Koku alma duyusu o kadar önemlidir ki burnunuz iç yüzeyinde, 1000’den fazla “çeşitte” almaç bulunur. Tüm genomunuzdaki genlerin %3’ü koku alma duyunuz ile doğrudan ya da dolaylı olarak görev alır.

Tüm bunlar, yemek yerken, burnunuzun en az diliniz kadar çok çalıştığını gösterir. Şimdi esas konumuza gelelim. Uçak yemekleri de tam bu noktada devreye giriyor zaten.

İrtifamız 10.000 feet, Burnumuz Kuru ve Yemeğimiz Kötü

Burun burun burun… Neden önemli olduğunu anladık. Peki, uçak yemekleri ile ne ilgisi var? Az kaldı, hemen cevaba geçiyoruz. Ancak, önce uçak atmosferi ile ilgili kısacık bir bilgi.

Uçaklar irtifa kazanıyorken doğal olarak hem dışarıdaki, hem de dışarıdaki hava basıncı düşer. Hiçbir müdahele olmadığı takdirde iç ve dış basınç daima eşit olacaktır. Ancak yükse irtifalarda insanların yaşayabileceği kadar oksijen bulunmadığından 8 bin ft. irtifadan itibaren basınçlandırma devreye girer ve uçağın iç basıncını 8 bin ft. yükseklikteki basınçta sabit tutar. Basıncın düşmesi ile birlikte, havadaki nem miktarı, dolayısı ile burnunuzun iç yüzeyindeki nem de azalır. Seyir irtifasına varıldığında, burun yüzeyi sahip olduğu nemin yarısına yakınını kaybeder. Uçak içerisindeki hava temizleme filtrelerinin nemi tuttuğunu da hatırlatmak gerek.

Yukarıda da belirttiğimiz üzere, kokunun algılanması için koku moleküllerinin burnun iç yüzeyindeki nemli sıvıda (evet sümükte) çözünmesi gerekir. Burun almaçları sadece çözünen molekülleri tanıyabilir. Ancak, seyir halindeki uçaktaki düşük nem miktarı, burun iç yüzeyindeki nemi de azaltır. Gittikçe azalan nem ile birlikte, burun da işlev göremez hale gelir. Normalde rahatlıkla aldığı kokuları almak güçleşir. 2008 yılında, 75 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada da düşük basınç ve nem durumunda koku alma eşiğinin yükseldiği, uçuş sırasında normalde rahatlıkla tespit edilen kokuların alınamadığı görülmüştür.

Soğuk algınlığı, alerjik rinit, burun polipleri ve sigara tüketimi de burun iç yüzeyini tıkadığı/tahrip ettiği için benzer şekilde koku ve tat alma özelliğinizi köreltir.

Yani, normalde rahatlıkla tat alabileceğiniz yemeklerin size lezzetsiz gelmesinin sebebi aslında yemekler değil, kuruyan burnunuz. Yemekler muhtemelen lezzetli ve iştah açıcı kokularını dışarı salsa da siz bunların küçük bir miktarını alabiliyorsunuz. Koklayamadığınız için de yemek lezzetsiz geliyor.

Ve Domates Suyu Popülerleşmeye Başlar!

Yurt içi uçuşlarda fazla olmasa da yurt dışı uçuşlarda, domates suyu sıkça tüketilen bir içecek. Lufthansa Havayolları’nın açıklamasına göre, bu sebze suyu yılda 1.500.000 litre tüketim ile neredeyse bira ile yarışıyor. İşin ilginç kısmı, domates suyu tüketen yolcular, bu içeceği yer seviyesinde hemen hemen hiç tüketmediklerini, sadece uçuşlarda içtiklerini belirtiyorlar. Peki, domates suyu havada neden bu kadar revaçta?

Uçaklarda basınç ve nem ile ilgili değişimler, uçuşlarda domates suyunun neden bu denli popüler olduğunu açıklıyor. Görünüşe göre, domates suyu, ilginç bir şekilde, uçuş sırasındaki atmosfer koşullarında asidik özelliğini kaybediyor ve içimi çok daha rahat hale geliyor. Öte yandan, yer seviyesindeki domates suları daha asidik özelliği ile pek tercih edilmiyor. Bu da domates suyunu, gökyüzünün resmi içeceği yapıyor.

Uçuş firmaları, yemeklerle ilgili  sorunu çoğu zaman baharat, tuz ve diğer sosların miktarını artırarak çözmeye çalışsa da genel kanıyı bundan sonra değiştirmek zor. Yine de bundan sonraki uçuşunuzda, yemeği kötülemeden önce burnunuzu iyice nemlendirin, yemeğinize iyice baharat ekleyin.

Kaynaklar:

 

yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • İlk uçak yolculuğumda babamla beraberdim. Hostesler içecek dağıtırken babam bana demişti ki; “Oğlum, uçakta domates suyu içmek adettendir. Dene bak!” Denedim, sevdim. Ne zaman uçağa binsem aklıma bu anı gelir ve canım domates suyu ister. Bu kadar basit. Asitlikle ilgili açıklama zorlama bir bilimsellik gibi geldi bana. Doğruysa eğer, gazlı içeceklerin düşük basınçta daha hızlı gazını kaybedip şerbete dönmesinden dolayı tüketimlerinde düşüş görülmeli.

Can Holyavkin

İstanbul Teknik Üniversitesi'nde doktora yapan Moleküler Biyolog ve Genetikçi. Güncel biyoloji haberleri yayınlayan Biyo RSS adlı blogun hazırlayanı ve yazarı.