2011 yılını geride bıraktık ve yeni umutlarla birkaç gün önce yepyeni bir yıla adım attık.   Geçtiğimiz yıl, gerek yaşanan üzücü olaylar, gerek bilimsel anlamda yapılan önemli buluşlar ile hatırlarda kalacak bir yıl oldu. Gelin, 2011 yılında olan önemli bilimsel olayları ve yaşanan gelişmeleri kısaca anımsayalım.

9.0 büyüklüğündeki Fukushima depremi sonrasında yüksekliği 10 metreyi bulan dev tsunami dalgaları oluştu. (AP)

 Fukushima Depremi ve Tsunami

11 Mart 2011 tarihinde, kuzeydoğu Japonya’da 9.0 şiddetinde çok güçlü bir deprem meydana geldi. Japonya tarihinde kaydedilen en kuvvetli deprem olan bu sarsıntı ve sonrasında ortaya çıkan şiddetli tsunami, yaklaşık 16 bin kişinin ölümüne ve Fukushima Daiichii Nukleer Reaktorünün ciddi hasar görmesine neden oldu.

Depremi takip eden günlerde Fukushima Reaktörü’nde bozulan soğutma sistemleri biriken sıkışmış hidrojen gazı patlamalarına neden oldu ve reaktörde erime meydana geldi. Kimi zaman 30 bin kilometrekare alana yayılan radyoaktif sızıntılar nedeniyle 88 bin kişi bölgeden uzaklaştırıldı. Yaşanan ardarda erimeler, kamuoyunda ciddi yankılara neden oldu ve dünya çapında küresel ısınmaya alternatif olarak görülen nükleer enerji projelerini yavaşlatma, hatta durma noktasına getirdi.

 

Nötrino izleri. (CERN)
Işıktan Hızlı Giden Nötrinolar

Eylül 2011’de, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’ndeki (CERN) bünyesinde Büyük Hadron Çarpıştırıcı‘da atom altı parçacıklarla deney yapan OPERA isimli bir çalışma grubu,  nötrinoların 730 kilometrelik hızlandırcı içinde hareket ederken ışıktan 60 nanosaniye daha hızlı gittiğini saptadıklarını açıkladılar. Deney sonuçları bilim dünyasında ciddi tartışma ve eleştirilere neden oldu. Saat senkronizasyonundan, GPS uydularının ölçüm hatasına dek pekçok konuda eleştirilen OPERA ekibi, Kasım 2011’de deneyi tekrarladıklarını ve yine nötrinoların ışıktan hızlı gittiğini saptadıklarını açıkladılar.

Einstein’in izafiyet teorisine göre, parçacıkların ışıktan hızlı hareket etmesi olası değil. Dünya bilim çevreleri halen OPERA ekibi dışındaki başka ekiplerin benzer tasarımlı deneylerinin sonuçlarını merakla bekliyor.

Watson Jeopardy! yarışmasında şampiyonlara karşı. (IBM)

 IBM’in ürettiği Watson İnsanlara Karşı

Şubat 2011’de IBM tarafında üretilen  bir bilgisayar olan Watson , ileri doğal-dil-işleme, hızlı bilgi erişimi, ve otomatik-öğrenme özelliklerini kullanarak Jeopardy! (Riziko!) Genel Kültür Yarışması’nın en üst düzey şampiyonları olan Ken Jennings ve Brady Rutter’i yendi.

Yapay-zeka alanında çığır açan Watson’un algoritmaları ve analitik yetenekleri şu anda sağlık endüstrisinde hastalara tanı koyma ve tedavi süreçlerinin iyileştirilmesinde kullanılmak üzere geliştiriliyor.

 

Atlantis uzay mekiği son uçuşunda. ( NASA)

Uzaydan Dünyaya Son Bakış

Temmuz 2011 yörüngeye fırlatılan Atlantis Uzay Mekiği ile, Amerika Birleşik Devletlerinin 30 yıldan uzun süredir devam eden Uzay Mekiği Programı son buldu. Progam boyunca beş uzay mekiği ile toplam 135 uçuş gerçekleştirildi. Yaşanan kazalarda iki mekikteki toplam 14 astronot hayatını kaybetti.  Atlantis, 8 Temmuz 2011’de son uçuşunda astronotları Uluslararası Uzay İstasyonu’na taşıyarak ABD’den yarım yüzyıldır devam eden insanlı uçuş programlarını noktaladı.

 

Higgs Bozonu fikrini öne süren fizikçi Peter Higgs, CERN’i ziyaretinde. (Wikipedia)

Higgs Bozonu İle İlgili İşaretler

Cenevre’deki parçacık hızlandırıcıda çalışan fizikçiler, fizik tarihinde en çok konuşulan parçacık olan Higgs bozonu ile ilgili bazı veriler elde etmiş olabileceklerini açıkladılar. Peter Higgs tarafından 1964 yılında teorik olarak ortaya sürülen Higgs bozonu, kütle kavramının açıklanmasında hayati öneme sahip teorik bir atom altı parçacık. Standart atom modelinde, henüz varlığı somut olarak saptanmamış olan Higgs bozonu,  diğer parçacıkların nasıl birbiriyle etkileştiğini açıkladığından “Tanrı parçacığı” adı ile de anılıyor.

Büyük Hadron Çarpıştırıcı’da (LHC) çalışan bilim insanları yaptıkları iki deneyde Higgs bozonunun varlığını kanıtlayan bazı ölçümler yapmış olduklarını açıkladılar. Ancak, ekibin elinde halen kesin bir buluş yaptıklarını ispatlayacak güvenilirlikte veri yok.

Higgs bozonunun tam ve güvenilir bir şekilde keşfedilirse, son 60 yıldır fizik alanında yaşanan en büyük buluş olabilir.

 

HIV Aşısında insan üzerinde klinik deney yapma aşamasına gelindi.

HIV Aşısı İçin Dev Adım

Kanada’daki Western Ontario Üniversitesi’nde çalışan bilim adamlarının geliştirdiği HIV Aşısı prototipi, FDA tarafından Ocak 2012’den itibaren insanlarda test edilmek üzere onaylandı. 

Onaylanan aşı, ölü ve genetiği değiştirilmiş HIV-1 virüsden üretilen ilk aşı. Aşının içeriğinde bulunan  HIV virüsleri bağışıklık sistemini tetikleyerek çocuk felci aşısı, kuduz aşısı ve grip aşısındakilere benzer mekanizmalarla bağışıklık sağlıyor.

 

Üstteki fare yaşlanan hücrelerden arındırılmış, alttaki fare ise normal süresinde yaşlanmış br fare. (Nature.)

Yaşlanmayı Anlamak

Araştırmacılar, yıllardır yaşlanmanın organizma seviyesinde mi yoksa hücresel seviyede mi olduğunu tartışıyorlar. İnsanlar yaşlandıkça vücutları ve metabolizmaları hatalı çalışmaya mı başlar, yoksa zamanla bozulan hücreler organların yapısını bozduğu için mi yaşlanırız?

Kasım 2011’de araştırmacılar, farelerin vücudundaki yaşlanmış hücreleri uzaklaştırarak, yaşlanmayı yavaşlatabildiklerini buldular. Varılan sonuç, yaşlanmanın hücre seviyesinde olması ihtimalini destekleyen bir bulgu. Elde edilen sonuç ve verilerin, yaşlanma ile ilgili araştırmalara çok önemli katkıları olacağı düşünülüyor.

Hepimizin içinde bir mağara adamı gizli. (National Geographic.)
İçimizdeki Neandarteller

Antropologlar, yıllardır Homo Sapiens ile Neanderthal insanının çiftleşip çiftleşmediği sorusuna cevap arıyorlardı. Temmuz 2011’de, Max Planck Enstitüsünde çalışan Evrimsel Genetikçi Svante Pääbo ve ekibi, Hırvatistan’da bulunan 38 bin yıllık bir Neandertal kadının genom analizini yaptı. Yapılan analiz sonucunda, atalarımızın Neanderthal insanları ile çiftleştiği kesinleşti.

Araştırmacılar bugüne kadar insan ve Neanderthal genomlarının 14 bin adet protein kodlayan gen segmentini karşılaştırdılar. Bu segmentlerin 88 tanesi haricinde tamamının aynı olduğu saptandı. Araştırmacılar, ortak genlerimizin zeka gelişimi, psikoloji ve metabolizma ile ilgili genler olduğunu belirtiyorlar.

Kepler Sistemi ve Güneç sistemimizin karşılaştırması. ( NASA) 
Uzaklarda Dünya’ya Benzer Bir Gezegen

NASA, 2011’in Aralıka ayında “yaşanabilir kuşak” içinde bulunan ve fiziksel özellikleri Dünya’ya çok benzer bir gezegen tepit ettiğini açıklayarak gezegen keşifleri açısından yılın son golünü attı.

Bulunan yeni gezegen, Kepler-22b, Dünya ile oldukça ortak özelliğe sahip ve bizim Güneşimize çok benzer özelliklere sahip bir yıldızın yörüngesinde. Yıldıza olan uzaklığı Dünya ile Güneş arasındaki mesafeye yakın. Yıldızı etrafındaki bir dönüşünü bizim bir yılımıza epey yakın olan 290 günde tamamlıyor. Yüzeyinde su ve kayalar olması ihtimali olsa da onun bir gaz gezegeni olduğu düşünülüyor.

Kepler teleskobu şu ana kadar güneş sistemimizin dışında 2,326 gezegen keşfetti. Bunların 139 tanesinde “yaşanabilirlik” kriterleri mevcut.

Foldit sayesinde on yıldır araştırılan enzimin detaylı yapısı 10 günde bulundu. (Foldit.)
Bilgisayar Oyunu Meraklılarından Bilime Katkı

Eylül 2011’de bir grup bilgisayar oyunu meraklısı, HIV virüsünün çoğalmasında anahtar rol oynayan bir proteinin detaylı yapısını çözdüleri.  Söz konusu protein, yaklaşık on yıldan beri bilim adamlarının üzerinde çalıştığı ve katlanma paternini bulmaya çalıştıkları karmaşık bir enzim.

Araştırmacılar, Foldit adını verdikleri oyuna 10 adet protein katlama modülü yerleştirdiler ve moleküller biyolojik prensiplere uygun şekilde katlandığında oyuncuya puan verecek bir yapı kurguladılar. Oyun, 236 bin oyuncu tarafından oynandı ve 10 gün içinde  araştırılan enzimin detaylı yapısı ve katlanma paterni bulundu.

Enzimin detalı moleküler yapısı ve katlanma paterninin bilinmesi, o moleküle karşı ilaç geliştirmede çok önemli bir adım.

Kaynaklar:
  1. Scientific American
  2. Wired
  3. Wikipedia

Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Işıl Arıcan

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra ABD'de Sağlık Yönetimi üzerine yüksek lisans ve ardından gene ABD'de tıbbi bilişim ve proje yönetimi üzerine danışmanlık yaptı. Halen Stanford Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde Bilgi İşlem Direktörü olarak çalışıyor. Çeşitli bilim dışı iddiaları ve hurafeleri inceleyen Yalansavar isimli blogun kurucusu ve yazarıdır.