“Bizler, içinde dünyada yaşayan insan sayısından daha fazla galaksi olan uçsuz bucaksız bir evrende, evrenin önemsiz bir köşesine sıkışmış bir galaksinin, sıradan bir güneşinin etrafında dönen, mütevazi bir gezegende yaşayan canlılarız….”
Yukarıdaki satırlar, ünlü astronom Carl Sagan’ın “Milyarlarca ve Milyarlarca” isimli kitabından, benim en sevdiğim dizeler.
Ben de bu dizelerde anlatılan evrenin büyüklüğünü hep kafamda canlandırmaya çalışmıştım. Ancak, insan beyni büyük sayıları hayal etmek için çok uygun değil. İnsan ne kadar hayal etmeye çalışırsa çalışsın, hayalindeki görüntü, tahayyül edebildiği en büyük rakamlarla sınırlı kalıyor, daha öteye gidemiyor. Derken, geçtiğimiz ay, Sloan Dijital Gökyüzü Araştırma ( Sloan Digital Sky Survey- SDSS) programının son ürünü olan aşağıdaki videoyu gördüm… ve evrenin benim hayal bile edemeyeceğim kadar büyük olduğunu fark ettim.
Sloan Dijital Gökyüzü Araştırma Programı (SDSS), evrenin yapısını ve nasıl oluştuğunu anlamamıza yardımcı olmak amacıyla astronomik veri toplayan ve bu verileri detaylı bir şekilde arşivleyen bir çalışma. Astronomik Araştırma Konsorsiyumu desteğiyle, tasarlanmış özel bir teleskop aracılığıyla galaksileri, kuasarları ve diğer kozmolojik fenomenleri izleyip kaydediyor ve bu kayıtları arşivliyor. SDSS tarafından toplanan veriler, evreni oldukça detaylı bir şekilde tasvir etmemizi sağlıyor.
Ekteki animasyon, Johns Hopkins Universitesi’nden Miguel Aragon ve Alex Szalay ile, Adler Planetaryumundan Mark Subbarao tarafından hazırlanmış. Filmde, SDSS’inin topladığı ve düzenlediği 7. Veri Paketi kullanılarak, görünür uzayda, bu güne dek varlığını saptadığımız yaklaşık 400.000 galaksi, uzaydaki gerçek pozisyonlarında resmedilmiş.
Bu filmi tam ekran yaparak, karanlıkta ve sessiz bir şekilde izlemenizi öneririm. Animasyonda gördüğünüz her bir noktanın, bizim galaksimiz olan Samanyolu benzeri bir galaksi olduğunu anımsamayı ihmal etmeyin.
Evrende bir toz tanesinden daha küçük ve önemsiz olabiliriz, ama umutsuz değiliz. Sizleri yine Carl Sagan‘dan bir alıntı eşliğinde, bu büyüleyici filmle başbaşa bırakıyorum:
” Evrenin yaşı ve boyutları, insan aklının alabileceğinden çok ötede. Bu yoğunluk ve sonsuzluk içinde, bizim yuvamız olan küçük gezegenimiz bulunuyor. Evrensel bakış açısıyla düşüncek olursak, insanlığa ait pekçok endişe anlamsız ve önemsiz gibi görülebilir. Ama, bizler genç, meraklı, cesur ve oldukça umut vaad eden bir türe mensubuz. Son birkaç bin yıldır, insanoğlu olarak Evren ve bizim onun içindeki yerimize ilişkin son derece müthiş ve beklenmedik keşiflere imza attık, hayal bile edemediğimiz araştırmaları sonuçlandırdık. Bütün bunlar biz insanoğlunun merak etmek için evrimleşmiş olduğunu, birşeyleri keşfetmenin nasıl bir haz verdiğini, ve bilgi dağarcığımızı artırmanın hayatta kalmak için ne denli vazgeçilmez olduğunu bir kez daha anımsatıyor. Ben, geleceğimizin, içinde bir toz tanesi gibi yüzdüğümüz bu Evreni ne kadar iyi anladığımıza son derece bağlı olduğunu inanıyorum…“
Kaynaklar:
- Sloan Digital Sky Survey
- The First Public Data Release from BOSS, the Baryon Oscillation Spectroscopic Survey
- Cosmos (1980). Carl Sagan.
Hayranlıkla ve ürkek ürkek izlerim hep bu tür videoları, dalar giderim. Yazınızı okurken aklıma geldi de, beyin de vücudumuzun genel kütlesine oranla küçük kalıyor, evrenin beynide biz ve bizim gibi meraklı canlılar olabilir mi ki acaba? (toz tanesi olmamıza binaen :) )
Yorumunuza istinaden şu linkteki görsel sunum http://www.youtube.com/watch?v=dvTe1-a6Pdo destekleyici gibidir.
Gerçekten büyüleyici görünüyor. Üstelik topu topu 400.000 galaksiye videoda yer verilmiş olmasına rağmen. Gerçek sayıyla (yanılmıyorsam 125 milyar tahmin ediliyor) oluşacak görüntüyü düşününce daha da dehşete düşüyorum.