Önsöz

– Beni neden seviyorsun?

– Çünkü […]

– Saçma, sevmenin sebebi mi olur?

– Neden olmasın?

 

I. Karşılaşma

Büyük salonun kapıya yakın bir duvarının önünde birdenbire durdum. O anki hislerimi, bilhassa aradan bu kadar sene geçtikten sonra ,anlatmama imkan yok.”Yalnız orada, kürk mantolu bir kadın portresinin önünde, mıhlanmış gibi durduğumu hatırlıyorum. Bunu izah edemeyeceğimi biliyorum; yalnız, o zamana kadar hiçbir kadında görmediğim garip, biraz vahşi, biraz mağrur ve çok kuvvetli bir ifade vardı.

İlk görüşte aşk var mıdır? “O”‘nu ilk gördüğümüzde nedir bizi çeken? Simetrik bir yüz? Raif Efendi Madonna’yı ilk gördüğünde onun görünüşünü “vahşi, mağrur ve çok kuvvetli” olarak tanımlar. Bir yüzün bize çekici gelmesi bir çok faktöre bağlı. Mesela, araştırmalara göre simetrik yüzler evrimsel açıdan daha sağlıklı bireyleri temsil ettiği için daha çekici bulunuyor.

Ama bizi ilk karşılaşmada karşı tarafı bir eş olarak düşünmemizi sağlayan şey sadece simetrik yüz hatları da değil. Yapılan araştırmalar bir çok kişinin karşı cinste kendi yüzünü andıran kişileri daha çok tercih ettiğini gösteriyor. Bazı çiftlerin birbirine benzemesi bu yüzden tesadüf değil, 1976 yılında yapılan bir araştırmada birbirine benzeyen çiftlerin ilişkisinin daha uzun süreli olduğunu göstermiş. Raif Efendi de bunun farkında herhalde:

“Bu soluk yüz, bu siyah kaşlar ve onların altındaki siyah gözler; bu koyu kumral saçlar ve asıl, masumluk ile iradeyi, sonsuz bir melal ile kuvvetli bir şahsiyeti birleştiren bu ifade, bana asla yabancı olamazdı”

Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali

Peki hep birbirine benzeyen çiftler neden görülmüyor etrafta? Çünkü yapılan diğer araştırmalar da insanların karşıdakini kendi anne/babasına benzemesine göre de seçtiğini gösteriyor. St. Andrews üniversitesinden David Perrett yaptığı testlerde insanların en çok kendi yüzlerinin karşı cinse çevrilmiş halini çekici bulduğunu, bunun da muhtemelen bize anne/babamızı hatırlattığı için olduğunu söylüyor.  [1]

image

II. İlk görüşte aşk

” Ve görünce seni

çığrışır tüm ırmaklar bedenimde,

çanlar titretir gökyüzünü,

ve bir ilahi doldurur evreni.”

Kraliçe – Pablo Neruda

 

2010 yılında Profesör Stephanie Ortigue ve ekibi tarafından gerçekleştirilen bir meta analizin sonuçlarına göre karşımızdaki ile görsel teması sağladığımız ilk anda, daha saniyenin onda ikisinde beynimiz aşkı hissetmemizi sağlayan kimyasalları ve hormonları salgılıyor.[2] İçimizde ırmakları çığrıştıran, midemizde kelebekler uçuşturan ve kendimizi mutlu hisstememizi sağlayan kimyasallar bunlar, ve aşkı beynimize yerleştiren…

III. Tutku

“Gam Gasavet Keder Yok Olup Gider

Sevdiğimin Cemalini Görünce

Perişan Gönlümü Şen Mamur Eder

Sevdiğimin Cemalini Görünce”

Ozan İbrahim Bakır

Rutgers üniversitesinden antropolog Helen Fisher’in yaptığı deneylere göre aşık olma hali “nucleus caudatus”‘u uyarıyor ve bu uyarılma sayesinde beynimiz dopamin salgılıyor; yani beynimizde mutluluk ve huzur hislerini uyandıran kimyasalı. Fisher’in deneyinde denekler sevdikleri insanın resimleri gösterilince beyinlerinin ödül ve haz ile bağlantılı bölümleri aydınlanıyordu [3].

“boynunda bir yer vardır, ben bilirim

ne zaman oradan öpsem,

değişir gözlerinin rengi

yanar dudakların, terler avuçların

dökülür kapkara aydınlık gibi

omuzlarına saçların

gitgide artar kalbinin vuruşları

bir musiki halinde dünyamı doldurur”

Her Gün Seninle – Ümit Yaşar Oğuzcan

Ama sadece dopamin değil, aşık olduğumzda beynimiz norepinefrin ve serotonin de salgılıyor. Avuçlarımızı terleten, ağzımızı kurutan ve bize mutluluk veren hormonları.

“Norepinefrin (veya noradrelin) salgılanması sebebiyle kalp atışları hızlanır, dudaklar ve ağız kurur, kaslara giden kan artar, mide ve bağırsak kasları gevşer” [4] Serotonin ise mutluluk hormonu ve aynı zamanda karşımızdakinden başkasını düşünememe sebebimiz. Aşık olduğumuzda gösterdiğimiz takıntılı davranışın sebebi de serotonin hormonlarının vücudumuzda dalgalanması. [5]

IV. Öp beni, şimdi!

” Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların 

Bunların konuşması olur öpülmesi olur 

Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde 

Vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu 

Üç kulaç öteden İstanbul gidiyordu 

Uzanmış seni usulca öpmüştüm 

Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu “

Güzelleme – Cemal Süreya

İnsanlar ilk nasıl öpüştü bilmiyoruz aslında. Hayvanbilimci Desmond Horris’in teorisine göre  ilk dudak dudağa öpüşmeler evrimsel süreç içinde yavrusunu beslemek için ağzında yemeği çiğneyen anne primat ve  yavrusu arasında başladı. [6] Modern insan öpüşmeyi birbirine sevgisini gösterme amaçlı kullansa da aslında bundan çok daha fazla amaca hizmet ediyor öpüşmek. Öpüşmek dopamin, serotonin ve oksitosin salgılatan bir eylem. Dopamin ve serotonin heyecanlandırıp mutluluk hissi uyandırırken, oksitosin ise çiftler arasındaki bağlılığı arttıran bir hormon. Oksitosin sadece öpüşürken değil, orgazm esnasında da salgılanan bir hormon ve iki kişinin arasındaki bağlılığın sürmesinden sorumlu hormon.

Ve ilk öpüşme! Bir çiftin en özel ve ömür boyu hatırlanacak anı. Aynı zamanda çiftin uyumlu olup olmadığının göstergesi. 2007 yılında yapılan bir  çalışmaya göre ilk öpücük kadınların ve erkeklerin ilişkinin devamı için karar aldıkları en önemli adım. “Çalışmada, erkeklerin %59’u, kadınlarınsa %66’sı ilk başta çekici buldukları kişilere karşı ilgilerinin, ilk öpücükten sonra kaybolduğunu bildirmiştir; çünkü bu öpücük onlara uygun hissettirmemiştir” [7]

V. Kokla beni

” Yaşadığımı koklamak istiyorum 
Bir koku uzaktan yakından ya da kendimden 
Kulak memelerinde şebboy 
Saçlarında o koku 
Ki öptükçe öpüldükçe büyüyen “

Acılı Gecenin Bitiminde – Aziz Nesin

Koku iki kişiyi birbirine bağlıyor ve aynı zamanda beraber olacağımız kişiyi seçmemizi sağlıyor. 1995 yılında Lausanne üniversitesinde yapılan bir deneyde 44 erkek parfüm kullanmadan ve kokusuz sabunlar kullanarak iki gün tişörtleri giydiler. Doğal ten kokuları tişörte geçmişti böylece. Daha sonra 49 kadından tişörtleri koklamaları ve çekiciliklerine göre sıralamaları istendi. Her seferinde gönüllüler kendi bağışıklık sistemlerinden farklı bağışıklık sistemlerine sahip erkeklerin kokularını en çekici kokular olarak belirlediler. Özellikle seçtikleri tişörtlerin sahiplerinde HLA yani insan lökojit antijen sistemi kendilerininkinden farklıydı. HLA bağışıklık sistemimizin dıştan gelen etmenlere karşı onlarla savaşmasını sağlayacak proteinleri kodlar ve ne kadar çeşitlilik içerirse o kadar dirençli ve esnek olur.Evrim kadınlara genetik çeşitliliği arttırmalarını  ve bu sayede potansiyel çocuklarına en güçlü bağışıklık sistemini veröme şansını arttırmasını söylüyor. [8]

VI. Seviş Benimle

” Sıcak öğlesonlarında seviş benimle

Buhurlar tüterken tenimden

Yanan toprağın buğusu soluğumken

Bahar günleri dereboylarında seviş benimle

Kestane saçlarında kelebekler asılıyken

Yaz geceleri kurumuş dere yataklarında

Sıcak kumlar yatağımız , söğütler çatımız , duvarımızken “

Asmaların Dansı – Turgay Fişekçi

Heyecan… Erkek ve kadının kalp atışları hızlanır, kan basınçları ve nefes alıp verme hızları artar. Öpüşme esnasında dopamin ve serotonin salgılarlar. Erkeğin penisine kan dolar ve sertleşmesini sağlar.Kadının vajinasının dudakları ve klitorisi şişer, vajinal sıvı salgılanır. Her iki cinsin de göğüs uçları şişip, sertleşebilir

İlişki… Erkeğin testisleri skrotuma çekilirken penis tam erekte hale gelir. Kadının vajinal duvarları iyice şişerken, klitoris gözden kaybolur ve vajinanın girişi daralır. Hem kadın hem erkeğin befes alış verişi iyice hızlanır, yüz ve göğüs bölgesinde kızarıklıklar neydana gelir ve çeşitli kaz gruplarında kasılmalar gerçekleşir

Orgazm… Erkek ve kadının nefes alışverişi daha da hızlanır. Hem kadın hem erkekte orgazm genital ve anal bölgelerde hızlı kas kasılmalarıyla gerçekleşir; her 0.8 saniyede bir. Kadınlar, erkeklerden çok daha yoğun kasılmalar yaşayabilir çünkü rahim, vajina ve kasık kasları boyunca kasılabilir. Bazen el ve ayak kasları da orgazm anında kasılır.  Orgazm esnasında beynin haz merkezleri çok aktiftir; bilinçli düşüncelerin yer aldığı beyinsel korteksdeki aktivite de anlık olarak geri çekilir yani bilincimizi kısa bir süre kaybederiz ki fransızlar bu ana “La petite mort”, yani küçük ölüm adını vermiştir.

Erkek orgazmı esnasında prostattaki kasılmalar sayesinde meni üretraya (sidikyolu) gönderilir ve penis başından dışarı fışkırtılır.

Bazı çalışmalar orgazmın vücuttaki oksitosin miktarını arttırdığını ortaya koymakta. [9] Oksitosin çiftlerin yakınlaşması için önemli bir hormon olup, duyguları düzenleyen bir nöro-iletici olarak işlev görür. Oksitosin hormonunun çiftleri birbirine daha çok bağladığı ve uzun bir ilişki için gerekli olduğu düşünülmekte. Yani çiftler ne kadar uyumlu sevişiyor ve yatakta orgazma ulaşıyorsa yatak odası dışındaki ilişkinin de sağlığı o kadar iyi oluyor

Çözülme… Penis yumuşar, kan vajinadan çekilir ve klitoris tekrar yerine döner ve kaslar gevşer. [10]

VII. Ayrılık

 

” Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var

öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil

çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil

çünkü ayrılanlar hala sevgili”

Ayrılık Sevdaya Dahil – Attila İlhan

Ayrılık acısı kalbinizi gerçekten kırabilir. Serotonin seviyesindeki dengesizlik sizi takıntılı haline getirirken, karşınızdakinden bir türlü cevap alamayışınız stres seviyenizi kalbinizi yoracak kadar yükselebilir. Eski adı ile Takotsubo kardiyomiyapatisi, şimdiki adı stres kardiyonmiyapatisi yüzünden kabin bir kısmı şişer ve kanı düzgün pompalayamaz. Bu sendroma “kırık kalp sendromu” denir ve ayrılık acısı çeken insanlarda görülmekte olup kalp krizi ile aynı semptomları gösterir.

Sonsöz

Dünyanın en tuhaf insanlarından biriydi.  Utangaçtı, takıntılıydı, insanların ön ismini kullanmasını istemediği için şövalyelik ünvanını reddetmişti ve  nerdeyse hiç konuşmaması ile ünlüydü. Öyle ki, bir yemekte yanına oturup ona “bu yaz tatile nereye gideceksiniz?” diye soran birine yarım saat süren bir sessizlikten sonra “Niye sordunuz?” demiş ve bir daha adamla konuşmamıştı o gece. Ama fizik dünyasının en zeki insanlarından biriydi, Nobel ödülünü ortaklaşa kazananlar arasında en genciydi. Einstein bile onun çalışmasını başucunda tutuyor ve aklına bir soru takıldığında ona bakıyordu. Bu kadar zeki ama sessiz ve asperger sendromu belirtileri gösteren birinin ömrünü yalnız geçirmesi beklenirken o herkesi şaşırtarak dul bir kadınla evlendi. Kadın, Manci Balazs, onun  tam tersiydi. Susmak bilmiyordu, nerdeyse uykusunda bile konuşuyordu. O yalnız bir adamken kadının çevresi arkadaşları ile doluydu. O durgun bir adamdı, kadın tutku doluydu. Birbirlerinin tam anlamı zıttıydılar. Adam, ünlü ingiliz fizikçi Paul Dirac idi. En büyük başarısı maddenin karşıtı anti-maddeyi öngörebilmiş olmasıydı.

Tam 50 yıl evli kaldılar, iki çocukları oldu. Evliliklerinin birinci yılında Paul eşine şunu yazdı:

Beni insan yaptın. Bir daha hiç mesleki başarım olmasa bile seninle mutlu bir ömür sürebilirim”.

 

– Beni neden sevdin?

– Çünkü beni insan yaptın

                                                                                                                           

                                                                                                             Son

 

Meraklısına notlar:

Aşkın bilimsel, edebi, felsefi vb bir sürü tanımı olabilir.  Yazımın başlığını Nermi Uygur’un Cogito dergisinin 1995 bahar sayısındaki bir yazısından değiştirerek koydum. Nermi Uygur şöyle diyor yazısının sonunda

Sevgi, sevgi, sevgi – bol bol gerçeklik ilintilerinin, tadına doyum olmayan dilsel, bilgimsi, hayalci çağrışımların üşüştüğü yerde, bir tutamcık değinmeden öteye geçemez hiçkimse

Sevgi bu, n’etsen toparlayamazsın “

Ben de toparlayamadım zaten

 

Kaynakça:
1. http://www.thepsychologist.org.uk/archive/archive_home.cfm/volumeID_15-editionID_76-ArticleID_352-getfile_getPDF/thepsychologist/little.pdf
2. http://www.nature.com/scitable/blog/our-science/love_in_02_seconds
3. Aşk, National Geographic Şubat 2006. Slater, Lauren
4. http://evrimagaci.org/makale/398/
5. http://en.wikipedia.org/wiki/Biological_basis_of_love
6. S97, Sevişen Beden. Moalem, Sharon.
7. S98, age. Moalem, Sharon
8. S74-75, age. Moalem Sharon
9. http://en.wikipedia.org/wiki/Oxytocin
10. http://www.webmd.com/sex-relationships/features/sexual-response-cycle
 
Fotoğraflar:
1. Siyah-Beyaz Manşet Görseli: Robert Doisneau – Kiss by hotel de ville
2. Renkli Fotoğraf: Sinan Çakmak – Sevgililer

yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kerem Kaynar

birisi...