Şöyle bir ortam hayal edin: 100 metre finallerinde, Londra’dasınız. Jamaikalı atlet Usain Bolt 100 metre yarışını kazanmış. Buraya kadar her şey normal; Usain Bolt’un eski rekorunu 9.48sn’lik yeni bir rekorla kırması dışında!
Yeni Zelandalı araştırmacılara göre, böyle bir rekor ancak yarış günü atletlerin arkasından 2m/s hızla esen bir rüzgar ve koşu pistinin deniz seviyesinden 999 m yüksekte olmasıyla mümkün. Bu rekor elbette ki biraz beklemek zorunda, zira Londra deniz seviyesinden sadece 24 metre yükseklikte. Bu bağlamda bilim adamları, çevresel koşulların sportif performansları ciddi şekilde etkilediklerini düşünüyorlar. Birkaç saat önce yapılan 100 metre finalinde Bolt’un 9.63 sn ile yarışı tamamlaması da bu araştırmayı destekler nitelikte.
2008’de Pekin’de gerçekleştirilen olimpiyat oyunlarında dünyanın en hızlı sporcusu ünvanını Jamaikalı atlet Usain Bolt almıştı. 100 metreyi 9.69 sn’lik dereceyle koşan atlet, bir yıl sonrasında Berlin’deki dünya şampiyonasında kendi rekorunu 9.58 sn ile geliştirerek dünya rekoruna ulaşmıştı.
Bolt’un yeteneği ile yaptığı antremanlardan bağımsız olarak, rekorunu pek çok çeşitli faktör etkileyebilir: Rakımın deniz seviyesinden 1000m’nin üstünde veya altında olması; yarış pistinin koşulları(açık havada veya kapalı alanda yapılması); yarışın tipi(Dünya Şampiyonası, Olimpiyat vb.); elektronik bir kronometrenin kullanılıp kullanılmaması vs. Onun yarıştığı son iki yarış arasındaki tek fark ise rüzgardı.
Bolt’un rekorunu ilk kırdığı olimpiyat oyunlarında hiç rüzgar yokken, rekorunu geliştirdiği Dünya Şampiyonası’nda arkadan esen 0.9 m/s hızında bir rüzgar vardı. “Yeni rekor rüzgarın yardımıyla mı geldi?” sorusunu soran Steve Hollings, aynı zamanda European Journal of Sports Science’de yayımlanan çalışmanın da baş yazarı. Kendisi Yeni Zelanda’da Auckland Üniversitesi bünyesinde bulunan Sportif Performans Araştırma Enstitüsü’nde çalışıyor.
Bu soruyu cevaplayabilmek için sürdürdükleri çalışmada, takım olarak rüzgar hızının, rakımın ve diğer çevresel faktörlerin etkilerini tahmin etmek üzere ampirik yaklaşıma (gözlem) dayalı bir çalışma yürüterek 619 erkek atlet üzerinden 44000 sonuca ulaştılar. Bu çalışma bazı çevresel ve diğer faktörlerin mesela rekabet seviyesi, zaman tutma yöntemi ve açık/kapalı alan gibi etkenlerin ortaya çıkmasını sağladı.
Berlin’deki yarış baz alınarak yapılan performans hesaplamalarında, Jamaikalı atletin 100 metreyi rüzgarsız olarak 9.62 saniyede koşabileceği hesaplandı. Basit bir hesapla rüzgarın etkisinin 0.04 saniye fark yarattığını söyleyebiliriz. Fakat, bilim adamları bu konuda biraz daha ileri giderek Bolt’un rekorunun arkadan esen 2m/s ‘lik bir rüzgar ve 999 metrelik bir rakım ile 9.48 saniyeye kadar inebileceğini dile getiriyorlar.
Deniz seviyesinden yükseklik, sürat koşucularına yardımcı bir etken
“100 metre, 200 metre ve 110 metre engelli koşuları süresince rüzgar hızının ölçülmesi 1936 yılından bu yana (200 metre koşusu için 1950’den bu yana) sporda en çok tartışılan konulardan biri olagelmiştir” diyor Hollings. Popüler inanışa göre bu ölçümler her zaman geçerli ve güvenilir değil.
Yine de, son yıllardaki yarış verileri dahilinde, araştırmacılar yarış sırasında koşucuların arka taraflarından esecek 2m/s hızındaki bir rüzgarın 100 metre derecelerine 0.07 ila 0.09 saniye kazandıracağını hesapladılar.
Rüzgar kadar, rakım ve rekabet seviyesinin de farklı saha şartlarında koşan atletlerin performanslarına etkisi olduğu biliniyor. Beş sürat koşusu türünde(100, 200 ve 400 metre ile 110 ve 400 metre engelli), deniz seviyesinden yükseklik ne kadar fazla olursa atletler o derece hızlı koşabiliyorlar.
Hollings önderliğinde çalışan uzmanların belirlemelerine göre 100, 200 ve 400 metre ile 110 ve 400 metre engelli koşularındaki dereceler dünya şampiyonasındayken diğer şampiyonalara kıyasla daha iyi geliyor. Yani atletler dünya şampiyonalarında daha hızlı koşuyorlar, bu da yarış seviyesinin atletlerin hızlarını etkilediğini kanıtlıyor.
Uzmanların son olarak sıraladıkları veriler ise şu şekilde: Büyük organizasyonlardaki zaman performansları 400 metrede %0.7 ve 400 metre engellide %0.8 oranında artarken, 1500, 5000 ve 10000 metrelerde sırasıyla %0.6, %1.2 ve %0.2 oranında düşmüş. Bu da organizasyonun büyüklüğündeki değişimin (dolayısıyla zorluk derecesinin) çeşitli uzunluktaki koşularda farklı sonuçlar doğurduğunu gösteriyor.
Kaynak:
Stephen C. Hollings, Will G. Hopkins, Patria A. Hume. Environmental and venue-related factors affecting the performance of elite male track athletes. European Journal of Sport Science, 2012; 12 (3): 201 DOI: 10.1080/17461391.2011.552640
çok iyi bir adam onun kadar hızlı koşabiilseydm çok iyi olurdu