Endüstriyel ve küresel ekonomi çağını borçlu olduğumuz öğelerden biri olan robotlar gün geçtikçe daha çok fabrika ve depoya konuşlandırılıyor. “Mavi yakalı” sınıfının yerini ucuz, dinamik, verimli, acıkmayan, yorulmayan, tatil kullanmayan, yaşamayan bir “mavi motorlu” sınıfına bırakma ihtimalini değerlendireceğiz.
2011 yılında Tayvan kökenli ve çoğunlukla Çin yerleşkeli elektronik üretim devi olan Foxconn yaptığı açıklamada, gelecek üç yıl içerisinde bir milyondan fazla robotu montaj hatlarına ekleyeceklerini söyledi [1] (Şekil 1). Kısa bir kaç bilgi: Dünya çapında yapılan tüketici elektroniği cirosunun %40’ına sahip olan bu şirketin müşterileri arasında Apple, Acer, Amazon, Cisco, Dell, HP, Intel, Microsoft, Motorola, Nintendo, Nokia, Samsung, Sony ve Toshiba gibi dev firmalar bulunuyor. Çin’in en büyük ihracatçısı ve özel sektör işvereni durumunda. Yaptıkları bu açıklamanın spekülatif yanını bir kenara koyarsak, bahsi geçen “bir milyon” sayısıyla da ilgili biraz bilgi vermek gerekiyor. Öncelikle bu rakam şu anda dünya üzerinde bulunan endüstri robotu sayısına eşit. Foxconn açısından bakarsak bugün sahip olduğu robot sayısının yüz katına eşit. Daha da önemlisi neredeyse bugün sahip olduğu çalışan sayısına eşit (yaklaşık 1.200.000 işçi).
Bu haberi bir başka bomba haber izledi: Mart 2012’de Amerikalı çevrimiçi satış şirketi Amazon.com’un depo otomasyonları için mobil robot sistemleri geliştiren Kiva Sistemleri adlı şirketi 775 milyon dolara satın alması büyük ses getirdi [2]. Peki Amazon gibi bir devin sadece 2003 yılında kurulmuş olan bu şirketi uçuk bir fiyata satın almaktaki amacı ne olabilir? Sebebi basit. Amazon sahip olduğu depoları ne kadar etkin kullanabilirse, o kadar daha çok para kazanacaktır. Kiva, Amazon için depo operasyonlarını daha hızlı yönetecek, karınca kolonisi prensibine dayalı akıllı robotlar (Şekil 2) tasarlayabilirse, Amazon da bu robotlar sayesinde depo alanına daha çok ürün sıkıştırabilecek, havalandırma, ısıtma, ışıklandırma giderlerini azaltabilecek, insan eğitimine çok daha az para harcayacak ve hırsızlıktan kuşkulanmasına gerek kalmayacak. Tabii ki fazla mesai, sağlık poliçesi ve sigortalara da son! Ancak bu hizmetleri kiralamayıp, çılgın paralar karşılığında satın almasındaki temel neden esas vurgulamamamız gereken nokta: Robotlar artık üretim sonrası depolama sistemlerinin de vazgeçilmez unsuru. Aşağıdaki şaşırtıcı karmaşıklıkta işleyen robot ordusunun videosunu seyredince siz de hak vereceksiniz.
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=6KRjuuEVEZs&w=360&h=270]
Nerden çıktı bu sanayi robotu sevgisi?
Robotların endüstriye girişi, patronların oyuncak sevgisinden kaynaklanmıyor. Kısaca robotların insan işçilere kıyasla avantajlarını sıralayalım:
1. Kalite: Yüksek hassasiyet (Şekil 3) ve yüksek tekrarlanabilirlik oranlarıyla ürün kalitesi artar.
2. Üretim: Robotlarla yapılan işin hızı artacağından, belli bir süre içerisinde üretilen iş miktarı da artar. Ara vermeksizin sabit hızda çalışan bir robot (Şekil 4) potansiyel olarak bir insan işçiden daha fazla iş çıkarabilir.
3. Güvenlik: Robotlar işyeri güvenliğini artırır. İşçiler ise daha çok teftiş ve denetleme mevkilerine yükseltilerek tehlikeli işlerden kaçınmaları sağlanır.
4. Para: İşyeri güvenliği ekonomik kazancı beraberinde getirir. Sağlık ve sigorta giderleri azalır. Robotlar bir kez satın alındıklarından, teorik olarak birim zamandaki ücretleri sabittir. Bir işçiye göre kendi maliyetini belli bir süre sonra amorti eder ve şirketi kâra geçirmeye başlar. Mesai fazlası ödenmez. Dakiktirler. Hareketleri keskin ve hassas olduğu için üretim hammaddelerini ziyan etmezler.
Bir kereye mahsus yüksek maliyeti ve sabit bakım giderleri robotların tek dezavantajlarıdır. Gün geçtikçe ucuzlayan ve kalite olarak da her geçen gün daha mükemmeleşen robotların lüks birer fabrika aleti olduğu zamanlar çok gerilerde kaldı. Ancak dünyanın farklı ülkelerindeki şirketlerin, robotlara kendi çıkarları doğrultusunda farklı açılardan baktıkları da bir gerçek. Şekil 5’deki robot kullanım rakamları çerçevesinde sırasıyla bu ülkelere bir göz atalım.
Sanayide robot kullanımı özellikle 60’lı yıllarda başladı. Büyük ekonomilerden A.B.D., İngiltere, Almanya ve Japonya ilk olarak robotlara yönelen ülkeler oldular. Bunun üç ana sebebi vardı: 1) Gelişmiş ülke oldukları için işçi ücretlerinin yüksekliği, 2) Emekçi nüfusun göreceli olarak az olması ve buna bağlı yaşanan işçi açığı, 3) Teknolojik prestij. Özellikle otomotiv sektörünün lokomotifliğini yaptığı sanayi sektörlerinde robotların kullanımı hızla arttı. Örneğin, otomotiv denildiğinde ilk akla gelen isim olan Almanya’nın 150.000’e yakın robot sayısıyla tüm Avrupa’daki robotların yarısına sahip olduğunu görüyoruz. Aslında robot sayısı, teknolojik gelişmişlik, kuvvetli ekonomi ve siyasal nüfuzun bir yansıması gibi.
Sırada ABD var. ABD’deki robot sayısının ülkenin gelişmişliğiyle paralel olmadığını görüyoruz. ABD, Kanada ve Meksika’daki sanayi robotu sayıları toplamının neredeyse Almanya’nınkine eş olması şaşırtıcı gibi gelse de, arkasında yatan birçok sebep var. Öncelikle ABD’nin nüfusu çok fazla. Üstüne üstlük göç alan bir ülke. Bu yüzden fabrikaların işçi bulamama gibi bir sıkıntısı yok. Ayrıca Amerika büyük şirketlerin kârının, işçilerin sosyal güvencesinden daha öncelikli olduğu bir ülke olduğu için, ucuz işçi çalıştıramayan Avrupa ülkelerine oranla Amerika’daki patronlara daha fazla tolerans gösteriliyor. Ancak hızla artan robot rakamlarından da bu trendin değişmeye başladığını gözlemleyebiliyoruz. 2014 yılına kadar %30luk bir artış hedefliyorlar.
Asya’ya geldiğimiz zaman uçuk bir rakamla karşılaşıyoruz. Japonya’nın endüstri robotlarının sayısı Almanya ve Amerika’daki tüm robotların toplamından bile fazla ve neredeyse tüm Avrupa’daki robotlara eşit. Japonya’daki robot sayısını yorumlamak için çok farklı parametrelere bakmak gerekiyor. Öncelikle insan sayısı, hammadde ve toplam yüzey alanı olarak belki de dünyanın en fakir memleketi. Buna rağmen dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmasını etkin üretim tekniklerine borçlu. Robotların bu etkinlikte yadsınamaz bir payı var. Özellikle otomotiv ve elektronik sektörlerinin başı çektiği daha birçok teknoloji üretimi yapan alanda robotlar sayesinde bu kıt kaynaklar ikame edilebiliyor. Bu yüksek sayıdaki robotun bir diğer açıklaması da Japonların kültürleri gereği teknolojiyi ve neredeyse teknolojiyle eş anlamlı tuttukları robotları, hayatlarının, eğitimlerinin ve kültürlerinin bir parçası haline getirmiş olmaları (Şekil 6). Ancak Japonya’da trend tüm dünyanın tersine işliyor gibi gözüküyor. Sanayi robotları sayısı gün geçtikçe azalıyor. Bunun sebebi fabrikalarını ve üretimini her geçen gün daha fazla denizaşırı ülkelere kaydırıyor olması. Yurtdışındaki ucuz işgücünden faydalanmadan global (özellikle Çin, Tayvan ve Kore çıkışlı) firmalarla başetmesi artık mümkün değil. Ayrıca Fukuşima faciası gösterdi ki bir çok doğa felaketine (deprem, tsunami, tayfun, sel, vb.) açık bir ülke olan Japonya, büyük facialardan sonra kesilen üretim ve dağıtım akışından dolayı bir anda ekonomisini tepetaklak bulabilir. Ancak burada atlanmaması gereken bir nokta var. Japonya için sanayi robotu sayısının gün geçtikçe azalması ile toplam robot sayısı arasında bir bağ yok. Servis ve kişisel robot sayısında roketlemeye devam ediyorlar [3]!
Aynı kıta içerisinde, bu sefer Çin’e geçelim. Ekonomisinin devasalığına oranla mütevazı görülebilecek bir robot sayısına sahip olan Çin’in 2014 tahminlerine göre 150.000 robota sahip olması bekleniyordu. 2010 yılında hazırlanan bu rakamlar aslında %200’lük bir artışla inanılmaz bir büyümeye işaret ediyordu. Yazının başında da bahsettiğimiz, 2011 yılında FoxConn’dan gelecek bir milyon robot satın alımının nasıl bir çılgınlık olduğunu sanırım şimdi daha rahat anlayabiliriz. Çin için %1600’lük bir artışa tekabül eden bu sayı, Çin’i sanayi robotları listesinde dünyanın zirvesine yerleştirmesini bırakın, FoxConn’u dünyanın robot mabedine çevirmeye yetecektir.
Tabii ki FoxConn’un tüm fabrikalarını robot otomasyonu ile güncelleme isteğinin arkasında yatan motivasyonlardan biri üretimini arttırma çabası. Diğer sebep ise günlüğü birkaç dolardan çalışan Çin emekçi sınıfının artık gözünü açma eğilimi içerisinde olmaları. Eskiden duymadığımız tarzda ufak çaplı ayaklanmalar, boykotlar ve başkaldırı haberleri gelmeye başladı Çin’den. Yaptıkları zorlu, yorucu, yalnızlığa sürükleyici ve sıkıcı işlerden dolayı ruhsal bunalıma giren çalışanlara, yaşadıkları zorlu şartlara (Şekil 7) kulaklarını tıkayan patronlara ve devletlerine karşı seslerini duyurma çabasında olan işçiler de eklenince intihar vakaları hızla yükselişe geçti. FoxConn intihar sorununu yüksek binaların çevresine ağlar gererek çözmeye çalışsa da [4] (Şekil 8), olası bir isyan dalgasını bastırmada ne FoxConn, ne de özel sektörden yana olan komünist polis devleti bile yeterli olmayabilir. Sadece FoxConn’un bahsi geçen işçi sayısı 1,2 milyon. Fazla gözlerini açmalarına fırsat vermeden korku salmanın yollarından biri, varlıklarına tehdit unsuru olan robotların konuşlandırılacağı söylentilerini yaymak da olabilir.
Endüstriyel robotiğin geleceği
Tüm bu gelişmelerin ışığında açık olan bir durum var. O da yeni nesil robotların, eski, hantal, tek bir işi yapabilen, pahalı ve kocaman üretim robotlarının aksine, esnek, yetenekli, güvenli ve ucuz olmaları gerektiği. İnsanlarla aynı çevre içerisinde yanyana hatta dirsek dirseğe çalışan robotlara ihtiyaç var, insana çarptığı zaman 5 metre ötedeki duvara yapıştıracak robotlara değil. Yani, hepimizin endüstri devlerinin üretim tesisleriyle ilgili videolarında görmeye alışık olduğumuz devasa ve gudubet robotların (Şekil 9) yerini, daha mütevazı robotlar almalı. Tek tip robot üretip, onu her işte kullanma döneminin sonuna gelindi. Artık çeviklik gerektiren işlerde esnek ve bol serbestlik derecesine sahip robotlar, ufak alanlarda hızlı üretim sağlayan küçük robotlar, göze güzel görünen ve şirkete prestij kazandıracak estetik robotlar vs. şeklinde bir çok robot kategorisinden üretim için optimal olanları seçilebiliyor. Yakın zamanda ortaya konulmuş şık ve estetik olduğu kadar hızlı, yüksek performanslı ve hassas robotlardan bir seçki sunmak istiyorum. Bu videolardaki robotları seyrederken, lütfen kafanızda canlandıracağınız bir ürünün üretim bandında, insanlarla beraber veya insanlar olmadan çalışıp çalışamayacaklarını hayal etmeye çalışın. Videolardaki robotların herhangi bir fabrikada, herhangi bir işi rahatlıkla yapabileceğini ve insan işçileri çok rahatlıkla yerlerinden edebileceklerini görüp şaşıracaksınız.
İlk robotumuz Japon Kawada Industries çıkışlı Nextage robotu. Bu robot güvenlik bariyerlerine ihtiyaç duymuyor. Kafasındaki kameralar sayesinde bulunduğu yeri anlama ve çevresindeki objelerin 3 boyutlu görüntüsünü oluşturma özelliğine sahip olduğundan çalışma alanına biri girdiğinde otomatik olarak duruyor. Hafif ve tekerlekli olduğu için aynı fabrika içerisinde bile birçok farklı çalışma alanında ve görevde kullanılabiliyor. İşgal ettiği alan bir insanınki kadar. Sırasıyla seyredeceğiniz üç videoda, önce 3 robotun birbirleriyle etkileşimlerini, sonra robotun çevredeki obje ve araçlarla etkileşimini ve son videoda da robotun insanı algıladığında çalışmasına nasıl ara verdiğini ve insan ayrıldıktan sonra işine nasıl devam ettiğini göreceksiniz.
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=2JY2zocFE_c&w=360&h=270]
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=GXQoTIVmC5M&w=360&h=270]
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=rinXqZrdIyY&w=360&h=270]
2011 yılında tanıtılan İsviçreli otomasyon devi ABB’nin yeni tasarımı olan FRIDA (Friendly Robot for Industrial Dual-arm Assembly) adlı robot (Şekil 10), bir insan tarafından tepesindeki bir tutamaçtan kaldırılarak istenilen çalışma bandına rahatça yerleştirilebiliyor. Güvenli olması açısından motorları kısıtlı bir güçle sürülüyor ve vücudunun dışında yumuşak tamponlar bulunuyor. Söylentilere göre bu robotlar FoxConn’un ısmarlayacağı seri.
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=70V6J4Y8hnc&w=360&h=270]
Sıradaki robotumuz Japon çıkışlı Yaskawa Endüstrilerinin robotu Motoman, tek koluyla 10 kiloya yakın kaldırma kuvvetine ve toplamda 15 serbestlik derecesine sahip bir robot. Kutulama işi gibi can sıkıcı bir işin üstesinden geldiği videoyu aşağıda seyredebilirsiniz. (Seyrederken de bu işi bir ömür boyunca günde 12 saat yaptığınızı düşünün.)
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=tY61CBDXlxE&w=360&h=270]
Robot devrimi yakın mı?
Geçen 20 yıl boyunca bilim adamları ve mühendisler, zorlu ve tehlikeli işlerde kullanılabilecek birçok robot tasarladılar. Depremde çöken binaların altında hayatta kalanları arayan robotlardan, ev ve bina temizliğinde kullanılan robotlara, resepsiyonist robotlardan, yemek yapan robotlara kadar. Fabrika ve depo robotları da istisna değil. Bu robotlar muhtemelen önce insanlarla yanyana aynı üretim bandında çalışacaklar. Kişisel görüşüm hem ucuz, hem kolayca eğitilebilir, hem de her işe koşulacak esneklikte olacakları için bir süre sonra tamamen insanların yerlerini alacaklar.
How Stuff Works teknoloji sitesinin kurucusu Marshall Brain 2040 yılında robotların dünyadaki işlerin yarısını alacağını öngörüyor. Zaten 2013 yılında 1,2 milyon sanayi robotu öngörülüyor ki bu da dünya üzerinde yaşayan her 5000 insana bir robot karşılık geliyor demek. Peki ya robot çalışanlar insan çalışanlardan fazla olduğunda ne olacak? Günümüz işçi sınıfı zaten zar zor savundukları haklarını, işlerini hepten ellerinden alacak robotlar yüzünden istemeye istemeye feda etmek zorunda mı kalacaklar? Peki ya robotlar o zamana kadar daha güçlü bir zekaya sahip olurlarsa? Robotların insanların söylediklerini anlayıp doğru cevapları verdikleri bir zamandan (bkz. IBM Watson), doğru hamleleri ve hareketleri yapmaya başladıkları bir döneme gelirsek? Acaba sonunda robotların haklarını sokaklarda “Robotlar kardeş, patron kalleş!” nidalarıyla (Şekil 11) aradıkları dönemleri görecek miyiz?
KAYNAKLAR:
[1] http://spectrum.ieee.org/automaton/robotics/industrial-robots/foxconn-to-replace-human-workers-with-one-million-robots
[2] http://spectrum.ieee.org/automaton/robotics/industrial-robots/why-kiva-is-worth-775-million-to-amazon
[3] http://www.worldrobotics.org/uploads/media/2011_Executive_Summary.pdf
[4] http://www.wired.com/magazine/2011/02/ff_joelinchina/all/1
Zevk alarak okuduğum bir yazıydı, teşekkürler.
Dediğiniz gibi robotların sanayiye iyiden iyiye girmeye başlamasından sonra sosyal hayatımızda da vazgeçilmez olacağı öngörülebilir. Her işi, en iyi şekilde yapabilen, acıkmayan, doğurmayan, hastalanmayan, izin istemeyen, firma sahipleri için biçilmiş kaftan olan işçi robotların, işsiz sayısını epey artıracağı aşikar. Hükümetlerin tüm bunları öngörerek, insan işçiler için yeni iş sahaları yaratması gerekir, aksi takdirde robot devrimine doğru giden yolda işsiz insan işçilerinin ayaklanmasının yaratacağı tahribatlar büyük ekonomik krizlere sebep olabilir. Nüfusun kontrol altına alınması ve kontrollü şekilde azaltılması da çözüm olarak düşünülebilir.
Tüm bunların dışında, teknolojimizin evriminin ne olursa olsun büyük bir hızla devam edeceği, sosyal ahlakı ve hakları umursamayacağı, insanın buna ayak uydurması gerektiği anlaşılıyor.
Son derece haklısınız. O halde bu yazı, robotların insanların işlerini çalıp çalmadıklarını konu alan ve olayın teknoloji boyutundan çok sosyoekonomik sorunlarına eğilen başka bir yazının giriş bölümü olsun :)
İlginiz için teşekkür ederiz…
Merakla bekliyoruz, teşekkürler :)