Kayıt teknolojilerinin ucuzlamalarının ardından, Rodney Rountree, Francis Juanes ve ekip arkadaşları çoğu balığın birbirleriyle iletişime geçmeleri için çıkardıkları sesleri tespit etmek için, özellikle okyanusun derinliklerinde, zifiri karanlıkta yaşayan balıkları incelemeye başladılar.
Massachusetts Amherst Üniversitesi’ndeki balık biyologları okyanusun derinliklerinde yaşayan balıkların sesleri üzerine ilk çalışmalarını bundan 50 yıldan fazla bir süre önce yayınlamıştı; veriler Atlas Okyanusu’nun kuzeyinde, deniz seviyesinin 685 metre altından toplanmıştı.
Rountree ve Juanes’in söylediğine göre, derinlerdeki balık seslerinin önemi hakkında günümüzde çok az bilgiye sahip olmamıza rağmen, bu pilot çalışma insanlarca yapılan gürültülerin diplerde yaşayan bazı önemli türler için problem teşkil edebileceğini gösteriyor.
Ekibin konuyla ilgili yayını “Gürültünün suda yaşayan canlılar üzerine etkileri (Effects of Noise on Aquatic Life)” isimli kitapta yer aldı. “Deneysel tıp ve biyoloji alanındaki gelişmeler” serisinin bir parçası olan bu kitap, İrlanda’da 2010 yılında gerçekleştirilen uluslararası bir çalıştaydaki makalele ve bildirilerin derlenmesiyle oluşturuldu.
Rountree, Juanes ve ekip arkadaşları Kuzey Atlantik-Welker Kanyonu’nda balıkçıların kullandıkları hidrofonlar yardımıyla 24 saatlik bir ses kayıtı elde ettiler. “Biyolojik seslerin zenginliği”ni oluşturan bu kayıt, yüzgeç sesleri ile denek balina, yunus ve diğer en az 12 türün yalın ve belirlenmiş seslerini içeriyor.
Yeni makale günlük, dakika bazlı kaydedilmiş homurdanma, mırıldanma ve ördek-benzeri seslerin sayılarını ve ayrıca bu seslerin yoğunluğu ile frekansların tepe noktalarını içeren grafikler içeriyor.
Seslerden bazıları geçici ama güçlü bir örüntü içeriyor; örneğin bazı yunus ve balina türlerinin sesleri gece saatlerinde tepe noktasına ulaşarak diğer sesleri bastırabiliyor.
Kendi internet sayfasında insanları bilinçlendirme ve bilgilendirme amacıyla balık sesi kolleksiyonunu paylaşan Rountree, açıklamasında şunları belirtti: “Bizler sualtındaki sesleri tanımlama işinin son derece değerli olduğunu düşünüyoruz. Tatlı ve tuzlu sulardaki seslerin önemi henüz yeterli seviyede algılanmış değil. Bu noktada, aslında, çalışmalarımızın büyük bir bölümü özverili gözlemler yapmayı içeriyor ve bu gözlemler de bilimsel sürecin ilk adımlarını oluşturuyor.”
MIT Su Araştırmaları ödeneğince desteklenen çalışmalarında pasif yankı görüntüleme tekniği kullanan araştırmacılar, bu tekniğin balıklara ve onların yaşam alanlarına zarar vermediğini söylüyorlar. Ses dalgaları gönderip toplayarak işleyen aktif yankı görüntülemenin aksine, bu teknik sadece dinlemekten oluşuyor.
Juanes’e göre bazı balık türleri belirli sesleri çıkarmak için ses kaslarını kullanıyor ve farklı anlam ile işlevler içeren sesler oluşturabiliyor.
İlgili kitap bağlantısı:
http://www.springer.com/biomed/neuroscience/book/978-1-4419-7310-8
İlgili internet sayfası:
http://www.fishecology.org/soniferous/Deep%20Sea%20Sounds/DeepSea.htm
Kaynak:
http://www.sciencedaily.com/releases/2012/01/120126142908.htm
Yorum Ekle