Yukarıdaki resimdeki zat, Oklohama senatörü James Inhofe. Elindeki de bir kartopu.

Başkentte, Senato’daki konuşmasında diyor ki Inhofe, dışarıdan kar toplayıp kartopu yaptım, e hani bu yıl tarihte kaydedilmiş en sıcak yıldı? Sene 2015.

Neden hatalı olduğunu anlatmama gerek var mı? Senatör öncelikle zaten yanlış bir küresel ısınma portresini hedef alıyor. Dünya ısındığına göre her yer hemen Sahra Çölü’ne dönecek diyen bilim insanı zaten yok.

xkcd1321b
Kaynak: XKCD

Araştırmacılar, bazı bölgelerde iklimin soğuyacağını, bazılarında ise ısınacağını, ancak gezegenin ortalama sıcaklığının birkaç derece artacağını öngörüyor. Bu artışın, okyanuslardaki suların genleşmesine, kutuplardaki buzların erimesine ve dolayısıyla deniz seviyesinin yükselmesine yol açacağını tahmin ediyorlar. Bu da özellikle kıyı şehirlerini tehdit ediyor.

Ayrıca atmosferde artan karbon dioksitin suda daha fazla çözünerek denizleri daha asitli hale getireceğini ve bunun bazı canlılar aleyhine işleyeceğini söylüyorlar.

Bu konularda çok büyük ölçüde hemfikirler.

Ama bunun zaten Senatör Inhofe için önemi yok. Elindeki kartopuyla bilim insanlarına bir şey ispatlamaya çalışmıyor. Maksadı kamuoyunda şüphe yaratmak. Küresel iklim değişikliğine göre tedbir alınmasının, yasa çıkarılmasının önüne geçmek için onun gibilere bu şüphe yetiyor zaten.

Bu stratejiyi ABD’li bilim tarihçileri Naomi Oreskes ve Eric Conway, 2010 yılında yayınladıkları Merchants of Doubt (Kuşku Tüccarları) kitabında ortaya koymuşlardı. Küresel iklim değişikliği inkârı, bu stratejinin kullanıldığı yalnızca son örnekti aslında. Aynı kişiler, daha önce aynı stratejiyle bilim insanlarının neredeyse tamamen uzlaştığı konularda kamuoyunun (özellikle basının) kafasını karıştırmış ve önlem alınmasını engellemişlerdi. Bu kitabı daha önce Açık Bilim’de ele almıştım.

Kitaptan beş yıl sonra bu kitap filme çekildi ve sinemalarda:

Kitap çok beğenildi ve okundu, ama beş senede bir etki yarattı mı?

Maalesef neticeye bakarsak tablo çok olumlu sayılmaz. ABD’de, yani karbon dioksit salınımlarını en çok azaltması gereken ülkelerden birinde, kamuoyunun görüşü bilim insanlarınınkinin çok gerisinde: Pew’in anketine göre, ABD’li erişkinlerin ancak yarısı iklim değişikliğinin insan etkinliğine bağlı olduğunu kabul ediyor. ABD’nin önemli bilim kuruluşu ve Science dergisinin yayıncısı olan AAAS’ye üye bilim insanları arasında ise bu oran %87. Yani arada 37 puanlık koca bir fark var. Yani, kuşku tüccarlığı hâlâ işleyen, verimli bir strateji.

Sorun sadece kamuoyu değil. Bugün ABD’de parlamentonun iki kanadına da hakim olan Cumhuriyetçilerin çoğu bu iklim değişikliği konularından hiç hazzetmiyor. Yetmezmiş gibi, bilim bütçelerini belirleyen alt komisyonun başına da iklim değişikliği inkârcısı Senatör Ted Cruz getirildi.

Kitabın kahramanlarından Fred Singer da bir kenara çekilmiş değil. Hattâ bu filmin çıkışını duyduğunda etrafındakilere e-posta ile bunu nasıl engelleyebileceklerini sorduğu biliniyor.

Hep Amerikalılardan bahsettim, zira iklim değişikliğinde Amerikalıların takınacağı tavır çok önem taşıyor. Bununla birlikte üç yıl önceki değerlendirmemde ABD’li profesör Bruce Chassy’nin profiline ve Türkiye’deki, ABD devletince desteklenen faaliyetlerine de değinmiştim.

Chassy’nin bu faaliyetlerine bakışım aynı: Özellikle başka bir hükümetçe, kendi ülkelerindeki bir teknoloji için kamuoyumuzun fikrini değiştirmek üzere desteklenmiş birinin verdiği bilgilere şüpheyle yaklaşıyorum.

Bununla birlikte, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) konusunun, bahsi geçen kitaplardaki diğer konulardan önemli bir farkı var ki ancak yazıyı yazdıktan sonra dikkatimi çekti: Küresel iklim değişikliği, ozon deliği, sigaranın zararları gibi konularda bilim insanları arasında önemli bir uzlaşma vardı (ki hâlâ var) ve “kuşku tüccarları” bunun kamuoyuna yansımasını engelledi.

Buna karşın Chassy’nin savunduğu GDO güvenliğini ve etkinliğini bilimsel literatürdeki birçok makale, bilim insanları ve kurumları da savunuyor. Meselâ, ikisi Nobel ödüllü olmak üzere 11 bilim insanı Science dergisinde bir başyazıya imza atarak GDO’lara destek verdi. Ayrıca, yukarıda da andığım ankette, ABD’li erişkinlerin %37’sine karşılık AAAS üyesi bilim insanlarının %88’i GDO tüketiminin güvenli olduğunu düşünüyor.

Bilim insanları da tabii yanılabilir. Dolayısıyla bu sayılar bir garanti olmamakla birlikte, bilim dünyasının, özellikle de önde gelen bilim insanlarının bakış açısını yansıtması açısından anlamlı.

yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Çağrı Yalgın

Tampere Üniversitesi'nde doktora sonrası araştırmacı olarak mitokondri hastalıklarını genetik yöntemlerle inceliyor. Daha önce de Japonya'daki RIKEN Beyin Bilimleri Enstitüsü'nde sinir hücrelerinin uzantılarının oluşumundaki ırsi etmenleri inceleyerek Saitama Üniversitesi'nden doktora almıştı. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Bornova Anadolu Lisesi mezunu.