Aşağıdaki haberde geçen bir ön çalışmadır (bilimsel ilerlemenin böyle çalışmalarla ufak ufak gerçekleştiğini görebileceğimiz bir örnek). Özellikle diyet ve takviye gıdalar gibi hassas bir konuda net bir şey söyleyebilmek için, başka ekiplerin de bu konuda geniş kapsamlı çalışmalar yapması, bilim çevresinin büyük oranda hemfikir olması gerekir. Konu her gün farklı bir iddianın ortaya atıldığı diyet olunca; “Haberde yazılan diyeti lütfen denemeyin.” diye bir uyarı koyma gerekliliği hissettik.
Bunu sofranız için adeta bir aralıklı antrenman gibi düşünebilirsiniz.
Florida Üniversitesi Sağlık araştırmacıları Ziyafet ve Kıtlık diyeti yapanlarda, aç kalmanın bazı faydalarının görüldüğünü ve antioksidan takviyelerinin bu faydaları azalttığını tespit ettiler.
Aç kalmanın farelerin ömrünü uzattığı ve farelerde yaşlanmaya bağlı hastalıkları azalttığı daha önce görülmüştü. Fakat her gün aç kalmak, yani öğünleri atlamak ya da alınan toplam kalori miktarını azaltmak, sürdürmesi zor bir iş olabilir.
Yakınlarda Rejuvenation Research dergisinde yayınlanan makalenin eş yazarı doktora öğrencisi ve tıp doktoru Martin Wegman, “İnsanlar hayatları boyunca aç gezmek istemez.” diyor. “Biz de aralıklarla yapılan türden bir kalori kısıtlaması düşündük”.
“Araştırma ekibi olarak, katılımcıların kilo değişimlerini, kan basınçlarını, kalp ritimlerini, glukoz seviyelerini, kolesterollerini, iltihap göstergelerini ve koruyucu hücre yanıtlarında rol oynayan genlerini 10 hafta boyunca takip ettik” diyor Harvard Medical School’da genetik üzerine çalışan doktora öğrencisi ve tıp doktoru Michael Guo, şöyle devam etti; “Aralıklı aç kalmanın, yaşam süresinin uzunluğunda ve koruyucu hücre yanıtlarında yer aldığı iyi bilinen SIRT3 isimli gende hafif bir artış sağladığını gördük”
“SIRT3 geni, yine aynı isimle anılan SIRT3 proteinini kodluyor. Sirtuin diye adlandırılan bir protein sınıfına ait olan SIRT3 proteini, farelerde artış gösterirse, onların yaşam sürelerini uzatıyor. Araştırmacılar, SIRT3 gibi proteinleri, vücudun antioksidanlarla etkisiz hale getirebildiğinden daha fazla serbest radikal üretmesi durumunda oluşan oksidatif stresin tetiklediğini ve onları aktif duruma getirdiğini düşünüyorlar. Yine de, düşük seviyedeki serbest radikaller yararlı olabilir. Vücut stres altına girdiğinde (ki açlık halinde stres altına girer) düşük seviye oksidatif stres koruyucu bir özellik gösterebilir” dedi Guo.
Wegman, “Hipotez şu, eğer vücut belirli aralıklarla düşük seviye oksidatif stres altında bırakılırsa, buna daha iyi bir cevap oluşturabilir” dedi.
Araştırmacılar, belirli aralıklarla aç kalmanın aynı zamanda katılımcılarda insülin değerlerini de düşürdüğünü gördü, yani diyetin anti-diyabetik bir etkisi de olabilir.
Araştırma ekibi, 24 katılımcıyı çift-kör, rastgele klinik denemelere tâbi tuttular. Üç haftalık süre boyunca, katılımcılar bir gün, günlük almaları gereken kalori miktarının sadece %25’ini alırken, diğer gün ise %175’ini aldılar. Ortalama bir erkek katılımcının açlık günlerinde 650 kalori, ziyafet günlerinde 4,550 kalori alması gerekti. Antioksidan takviyelerini test etmek için de, katılımcılar diyeti C ve E vitaminlerini de alarak tekrarladılar.
Üç haftanın sonunda, araştırmacılar aynı sağlık değerlerini ölçtüler. Sonuç olarak, diyetin SIRT3 ve SIRT1 gibi yararlı sirtuin proteinlerinde artış sağladığını gördüler.
Makalenin eş-yazarı, Yaşlanma ve Geriyatri bölümünde Yaşlanma Biyolojisi bölüm başkanı olan Christiaan Leeuwenburgh, “Fakat, diyetle beraber antioksidanlar takviye edildiğinde, bu artışların bazıları yok oldu. Bu da sistemi takviye antioksidanlar ile yüklemenin açlık ve egzersizin etkilerini yok edebildiğini gösteren araştırmalarla bağdaştı.” dedi.
“Yenilenmek ya da iyileşmek için biraz ağrı, biraz iltihap ve biraz oksidatif strese ihtiyacınız var.” dedi Leeuwenburgh. “Bazı antioksidanların normal açlığın sağlıklı etkilerini baskılayıp baskılamadığı sorusu bu genç araştırmacılarda merak uyandırdı.”
Çalışmada, katılımcılar açlık günlerinde salçalı rosto sığır eti, patates püresi, Oreo bisküvi ve portakal dondurması gibi besinler tükettiler. Fakat sadece bir öğün yediler. Ziyafet günlerinde ise; krem peynirli simit, kuru üzüm ve balla tatlandırılmış yulaf ezmesi, hindili sandviç, elma kompostosu, tavuklu spagetti, yoğurt, meşrubat, limonlu kek, Snickers ve kaymaklı dondurma yediler.
Guo, “Çoğu katılımcı açlığı, ziyafet günlerinden daha rahat buldu, ki bu benim için biraz sürpriz oldu” dedi. “Ziyafet günlerinde onlara yeteri kadar kalori vermekte biraz zorluk yaşadık.”
Leeuwenburgh, gelecek çalışmaların daha büyük katılımcı gruplarında yapılması, daha fazla sayıda genin araştırılması ve aynı zamanda katılımcıların kas ve yağ dokusunun da incelenmesi gerektiğini söyledi.
Çeviren: Mehmet Gündüz / Kaynak: University of Florida, Feast-and-famine diet could extend life, study shows
Fotoğraf: Joshhikes / Flickr
çok güzel bir yazı. çok değerli bilgiler içeriyor. açlığın önemi insan hayatı için gerekliliğini güzel anlatmış. özellikle insülin seviyesi ve diyabete karşı olan önleyici bilgi çok güzel. bu bilgileri islami yaşam tarzı, Peygamberimizin(sav) yaşamı ile karşılaştırısak ne denli örtüştüğünü görürüz. islamda pazartesi perşembe orucu tutmak sünnettir, sofradan aç kalkmak sünnettir. sürekli ve yüksek kan şekeri düzeyleri pankreas beta hücreleri(insülin salar) üzerinde çoğalmaya sayılarını ve salgılarını arttırmaya neden olur. açlık çekmek ise insülin seviyesinde azalmaya, reseptörlerinde azalmaya, insülin salgılandığında insüline etkili cevap alabilmeye ve sonuçta sağlıklı yaşama götürür…