Curiosity ile birlikte Mars’a araç göndermek konusunda epeyce tecrübe sahibi olan insanoğlu’nun sıradaki hedefi neresi olacak? Bu sorununu yanıtı için daha önce gönderilen Huygens sondasıyla sadece 90 dakikalığına veri alınan “Titan” ismi üzerinde yoğunlaşılıyor.
Titan Satürn’ün en büyük uydusu. Dünya’ya benzerlikleri ise oldukça fazla. Hatta ve hatta Dünya’ya o kadar benziyor ki, olası bir kolonileştirme ya da göç senaryolarında ismi Mars’tan daha fazla öne çıkıyor. Bugün Mars üzerine yoğunlaşılmasının sebebi Mars’ın en yakın komşumuz olması ama Titan’ın havası, suyu şüphesiz daha güzel.
Titan uydusu bizim sistemimizde yoğun bir atmosfere sahip olduğu bilinen tek uydudur, aynı zamanda yüzeyinde kalıcı olarak sürekli sıvı bulunduran tek gökcismidir. Aynı zamanda üzerinde epey yer barındırır ve hacmi itibariyle de güneş sistemimizdeki ikinci büyük uydudur.
1655 yılında Christian Huygens tarafından keşfedilen Titan’ın çapı Dünya ile Merkür arasında bir değere tekabül ediyor ve yüzeyi büyük ölçüde su ile kaplı ancak bu özelliği kalın ve opak atmosferi yüzünden 2004 yılında gerçekleştirilen Cassini-Huygens Titan keşif programına kadar tam olarak anlaşılamadı. Deniz, göl ve ırmakların kol gezdiği gezegenin yüzeyinde kayaç yapılar ve kutuplarda da canlılık konusunda umut sağlayan hidrokarbon denizleri bulunuyor. Atmosferi büyük ölçüde azottan oluşan uyduda yer yer etan ve metan bulutları görülüyor. Ayrıca gezegenin yüzeyi yine azotça zengin organik molekülleri barındıran bir sisle kaplı. Metan’ın dünyamızdaki su döngüsüne benzer bir döngü ile çevrime uğradığı uydu güneş sistemimizde organik bir yaşam barındırması ya da yaşam öncesi ortama sahip olduğu düşünülen tek gökcismi.
Tabi güneşe olan uzaklığı Titan’ın oldukça soğuk bir havaya sahip olmasına sebep oluyor, fakat Titan’ın kayaç yapıları astrobiylogların iştahını kabartacak cinsten.
Sıra Titan’da mı?
Yukarıda saydığımız özellikleri dolayısıyla hepimizin merakını cezbeden Titan için Cassini-Huygens görevinin sağladığından daha fazla bilgi gerekiyor. Bunu elde etmenin yolu giderek uzmanlaştığımız bir yol: Gezici araç yollamak.
Tabi Titan’da gezmek öyle Mars’ta gezmek kadar kolay değil. Bu yüzden Titan’a gönderilmesi düşünülen olası bir aracın, Curiosity, Spirit ya da Opportunity gibi bir araba olması değil, bir bot olması düşünülüyor. Zira daha önce Cassini uzay aracından Titan’a bırakılan Huygens sondası yüzeye inmiş, 90 dakika boyunca bir takım detaysız veriler göndermişti. Ancak bu veriler Titan’ın yüzeyini az çok tanıyabilmemiz için yeterli olsa da tam anlamıyla anlayabilmemiz için yeterli değildi.
Titan’ın yüzeyinin büyük ölçüde sıvı ile kaplı olması orada bizler için görev yapabilecek gezici bir aracın amfibik, yani hem suda hem de karada hareket edebilecek bir araç olmasını gerektiriyor. Daha önce gönderilen Huygens sondası hareketli değildi. Okyanusa düşmesi ihtimali hesaba katılarak tasarlanmış olsa da Mars’a gönderdiğimiz araçlar gibi mobil olmaması alınacak veriyi de sınırlı hale getirmişti.
Bugünlerde Titan’ın keşfi için önerilen planlar biraz daha farklı. Bunlardan birisi olan ve 27 Eylül’de Avrupa Gezegen Bilimi Kongresi’nde sunulan Yerinde Örnekleyebilen Hareketli Titan Göl Kâşifi (Titan Lake In-situ Sampling Propelled Explorer – TALISE) tekerler, kızaklar ve uskurlara sahip bir hareket sistemi içeriyor. Titan’ın kuzey kutbundaki Ligeia Mare gölüne indirilmesi planlanan kâşif altı ay ile bir yıl kadar bir süre boyunca Titan kıyılarını ziyaret edebilecek ölçüde tasarlanmış.
TALISE, İspanya’nın savunma ve mühendislik devlerinden SENER ile Madrid’teki Astrobiyoloji Merkezi’nin müştere çalışmalarının ürünü. TALISE’nin yenilikçi takat sistemi aracın gölde ve kıyıda hareket edebilmesini sağlarken aynı zamanda ona hem karadan hem de sudan örnekleme imkanı tanıyor. Şimdilik kavramsal tasarımları belirlenen görev ve aracın ilerleyen aşamalarda fizibilite ve görev mimarisi çalışmaları gerçekleştirilecek ve uygun bulunması halinde hayata geçirilecek.
Kaynaklar:
Science Daily, http://www.sciencedaily.com/releases/2012/09/120927091530.htm
ESA, Cassini-Huygens http://www.esa.int/esaMI/Cassini-Huygens/
Güzel yazı için teşekkürler Tevfik Bey. Daha evvel bu konuda biraz kafa yormuştum, haddim olmayarak size sormak istiyorum: Niye hoovercraft benzeri bir şey değilde, hiç denenmemiş böyle bir araç düşündüler? Sonuçta iyi-kötü bir atmosferi, dolayısı ile basınç oluşturabileceği bir havası var değilmi? Böyle bir araç hem göller boyunca gezebilir hemde dağ-bayır demeden karada da gidebilir diye düşünüyorum.
Saygılar.
Ahmet Bey. Sorunuzu kendi düşüncelerimle yanıtlamaya çalışayım: Hovercraft’ı karada dahi sürebilecek bir motorun herhalde fosil yakıtlı bir motor olması gerekir diye düşünüyorum. Zaten Titan güneşten çok faydalanamıyor. Fosil yakıtlı hareketli parçaların ve yakıt sisteminin bakım periyodu daha düşük olduğu gibi uzun süre görev yapmaya yetecek yakıtın transferi de maliyetli olur, ancak dediğim gibi, sadece mantık yürütüyorum. Belki SENER yetkililerine sorabiliriz. İlginiz için çok teşekkürler.
bazı kaynaklarda titanda ki okyanusların metan gazının sıvı halinden oluştuğu yazıyor bu mu doğru yoksa su ile kaplı olduğu mu ya da diğer bir değişle bu uydu da ağırlıklı olarak hangisi var ?
Vefaşah bey Titan gezegeninde daha çok su bulunur zaten resmindende belli olacağı üzere yarısından fazlası mavi yani daha çok su kaplı